Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9617 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18935 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-ECRİMİSİLTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Davacı, kayden maliki olduğu 503 ada 19 ve 36 parsel sayılı taşınmazlarına davalı şirketin haklı ve geçerli bir neden olmaksızın inşaat malzemeleri koymak suretiyle yaklaşık 5 yıldır el attığını, yapılan uyarılara rağmen haksız el atmasını sürdürdüğünü ileri sürerek davalı şirketin çekişmeli 19 ve 36 parsel sayılı taşınmazlara yönelik el atmasının önlenmesi ile her iki taşınmaz için dava tarihinden geriye dönük 5 yıl için toplam 20.000,00 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasını istemiştir. Davalı, çekişmeli taşınmazların 29/08/2013 tarihinde boşaltıldığını, ayrıca iddia edildiği gibi 5 yıldır çekişmeli taşınmazların kullanılmadığını, yaklaşık 18-20 ay civarında ve bir kısmının kullanıldığını, istenilen ecrimisil miktarının fahiş olduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, konusuz kalan el atmanın önlenmesi isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulü ile 15.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 19 ve 36 parsel sayılı taşınmazların davacı ... adına kayıtlı olduğu, davalı şirketin çekişmeli taşınmazlara kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakka dayanmaksızın el attığı, kaldı ki haksız el atmanın davalının da kabulünde olduğu, ancak davalının haksız el atmasına dava açıldıktan sonra 29/08/2013 tarihinde son verdiği, el atmanın konusuz kaldığı gözetildiğinde bu istek yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğrudur. Davalı vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, Reddine.Davacı vekili ile davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Öte yandan, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, eğer arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ... artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olayda, hükme esas alınan 15/04/2014 tarihli bilirkişi raporunun yukarıda belirtilen ilke ve usullere uygun olarak düzenlendiği söylenemez.Şöyle ki, ecrimisil hesaplamasında, ilk dönem ecrimisil tutarının belirlenip, sonraki dönemler için ecrimisil değerinin, ilk dönem için belirlenen miktara ... artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere hesaplanması gerekirken, çekişmeli taşınmazların aylık kira getirisinin her yıl için hangi yöntem ile hesaplandığı belirtilmeden gerekçesiz takdir ile hesap edilmiş olması doğru değildir. Ayrıca, dava 02/08/2013 tarihinde açılmış, davalı taraf çekişmeli taşınmazları 29/08/2013 tarihinde boşalttıklarını bildirmiş olduğu dikkate alındığında davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle el atmanın önlenmesi isteği bakımından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6/1. maddesi ( Anlaşmazlık, davanın konusuz kalması, feragat, kabul, sulh veya herhangi bir nedenle; ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleriyle belirlenen ücretlerin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. Bu madde yargı mercileri tarafından hesaplanan akdi avukatlık ücreti sözleşmelerinde uygulanmaz.) gözetilerek davacı lehine harçlandırılan değer üzerinden vekalet ücreti hükmedilmemesi hatalıdır. Hâl böyle olunca; ecrimisil yönünden yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda bilirkişilerden rapor alınması, gerek görülmesi halinde uzman bilirkişilerle birlikte mahallinde yeniden keşif yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı bilirkişi raporu ile yetinilerek ecrimisil yönünden yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, el atmanın önlenmesi isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesine rağmen Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 6/1. maddesi gözetilerek harçlandırılan değer üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da doğru değildir. Kabule göre de; davacı dava dilekçesinde 20.000,00 TL ecrimisil istediğini ileri sürerek bu değer üzerinden harç yatırmış, alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek ecrimisil isteği kısmen kabul edilmiş, davacı lehine 15.000,00 TL’ye hükmedilmiş, 5.000,00 TL yönünden dava reddedilmiştir. Hal böyle olunca, reddedilen miktar yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir. Davacı vekili ile davalı vekilinin diğer temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.