MAHKEMESİ : SAMSUN 3.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 14/09/2007NUMARASI : 2005/164-2007/305Taraflar arasında görülen davada;Davacı, evlatlığı ve tek mirasçısı olduğu miras bırakan L.E.n 8 parça taşınmazdaki paylarını davalı yeğenlerine devrettiğini, işlemin mal kaçırma amacıyla muvazalı biçimde yapıldığını, miras bırakanın iradesinin yanıltıldığını ileri sürerek, tapu iptali tescil istemiştir.Davalılar, taşınmazların bedelini ödediklerini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, hile ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıt ve belgelerden, 1914 doğumlu miras bırakan Lütfiye’nin davaya konu sekiz parça taşınmazdaki 1/3’er paylarını 31.12.1992 tarihinde davalı yeğenlerine satış yoluyla temlik ettiği; 20.11.1999’da ölünce, geriye tek mirasçısı davacı evlatlığı Seyfettin’in kaldığı görülmektedir.Davacı, temliki işlemin kendisinden mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı, ayrıca miras bırakanın iradesinin yanıltıldığı iddialarına dayanarak eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olaya gelince, kocasının ölümünden sonra miras bırakanın uzun yıllardır davalılar ve onların babası olan kardeşi ile beraber kaldığı, satışa ihtiyacı bulunmadığı gibi satışı gerektiren makul bir nedenin varlığı yönünde bir delil de sunulmadığı, öte yandan akitte gösterilen satış bedeli ile taşınmazların gerçek değerleri arasında da bariz farklılık bulunduğu anlaşılmaktadır.Açıklanan olgular tüm dosya içeriği ile birlikte değerlendirildiğinde, çekişmeli taşınmazların davacıdan mal kaçırmak amacıyla davalılara muvazaalı biçimde devredildiği kanaatine varılmaktadır.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken,yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.1.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.