Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 953 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 12018 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 10/04/2008NUMARASI : 2006/212-2008/95Taraflar arasında görülen davada;Davacı, Güzeloba'daki Konut Kooperatifine ait evleri gördüğünü ve 6735 ada 1 sayılı parseldeki evlerden birini almak ve karşılığında da maliki olduğu 5033 ada 13 sayılı parseldeki 2 numaralı bağımsız bölümünü vermek üzere davalılardan T.ve Ö.ile anlaştığını, taşınmazını kayden devrettiğini, ancak sonradan kendisine 6228 ada 1 parsel üzerindeki bir dairenin verildiğini öğrendiğini, bunun üzerine aralarında ek anlaşma yapılarak 6735 ada 1 parselden daire verilmesinin kararlaştırıldığını, bu kez de 6735 ada 1 sayılı parselin mülkiyetinin nizalı bulunduğunu öğrendiğini, kandırıldığını ileri sürerek devrettiği 13 sayılı parseldeki 2 numaralı bağımsız bölümünün iade edilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının engeç ek anlaşmanın düzenlendiği 11.12.2004'de olaydan haberdar olduğunu, davanın açıldığı 20.04.2006 tarihine kadar 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, “hile” hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının, 5033 ada 13 sayılı parseldeki bağımsız bölümü karşılığında davalılarla 10.5.2004 tarihli Kooperatif Hisse Devri Sözleşmesi düzenlediği; yine aralarında 11.12.2004 tarihinde düzenlenen “Ek anlaşma” başlıklı belgede de, davacıya kooperatif hisse devri sözleşmesi ile tahsis edilen bağımsız bölümün değiştirildiği görülmektedir.Davacı, kendisine vadedilen bağımsız bölüm yerine başka bağımsız bölümün tahsis edildiğini, yanlışlığın 11.12.2004 tarihli ek anlaşma ile düzeltildiğini, ancak bu kez de tahsis yapılan taşınmazın mülkiyetinin çekişmeli olduğunu öğrendiğini, kandırıldığını ileri sürerek 20.4.2006 tarihinde eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere “hile”, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K.'nun 28/l maddesinde açıklandığı gibi, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Ş.) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir; öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da ileri sürülebilir Somut olayda, davacının, kendisine vadedilenden başka bir bağımsız bölüm tahsis edildiğini en geç ek anlaşmanın düzenlendiği 11.12.2004 tarihinde öğrendiği sabit olup, bu hususta kuşku yoktur. Mahkemenin bu yöndeki kabulü kural olarak doğrudur.Ne var ki, taşınmazın aynının çekişmeli olduğunun ne zaman öğrenildiği konusunda hükme yeterli bir araştırma gerçekleştirildiği söylenemez. Hal böyle olunca, davacıya tahsis edilen bağımsız bölüm mülkiyetinin çekişmeli olup olmadığının ve çekişmeli ise bu durumun davacı tarafından ne zaman öğrenildiğinin açıklığa kavuşturulması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.01.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.