Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9517 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13650 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ECRİMİSİLTaraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.10.2016 Salı günü saat 9.45' de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacılar, kayden paydaşı oldukları 149 parsel sayılı taşınmazın 68.500 m2'lik kısmına davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın mandalina ve zeytin ağaçları dikmek suretiyle müdahale ettiğini, Tire Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/252 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu elatmanın önlenmesine karar verilmesine rağmen davalının halen müdahalesine devam ettiğini ileri sürerek, 2006-2010 tarihleri arasındaki dönem için 26.000-TL ecrimsilin kademeli yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, çekişme konusu taşınmazın kadastro sırasında hatalı tespit sonucu davacılar parselinde kaldığını, taşınmazdaki ağaçların kendisi tarafından dikilip yetiştirildiğini, istenen ecrimisilin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, ayrıca zamanaşımı itirazında bulunmuştur.Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 149 parsel sayılı taşınmazda davacıların kayden paydaş oldukları, davalının ise taşınmazda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak taşınmaz üzerine mandalina ve zeytin ağaçları dikmek suretiyle haklı ve geçerli bir sebebi bulunmaksızın tasarruf ettiği, mahkemece keşfen belirlenmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle davalının ecrimisilden sorumlu tutulmuş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;Bilindiği, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.Somut olayada; tarım arazisi niteliğindeki taşınmaz bakımından ecrimisil istenen 2006-2010 yılları için yukarıda açıklanan yöntem izlenerek zirai gelir metoduna göre ecrimisil hesabı yapılarak davacıların payı oranında belirlenen miktara hükmedilmesi gerekirken, davalı tarafından dikilen mandalina ve zeytin ağaçları esas alınarak hesaplanan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru değildir. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca davacıların payı oranında belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Davalı vekilinin temyiz itirazları değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlere hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.