Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9511 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5957 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: SARIYER 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 25/05/2009NUMARASI: 2008/133-2009/155Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, ıslah ettiği dava dilekçesinde mülkiyeti ½ şer pay oranında kendilerine ait olan 371 parsel sayılı taşınmaza davalı şirketin toprak ve moloz dökmek, istinat duvarı ve yollar yapmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürüp elatmanın önlenmesi, duvar ve yol gibi yapıların yıkımı, toprak ve molozların kaldırılması ve eski hale getirilmesi bedelinin tahsili ve ecrimisil istemişlerdir.Davalı, dava konusu parsele şirketin bir tecavüzünün olmadığını hafriyatın Lot İnşaat tarafından döküldüğünü bildirip davanın reddini savunmuştur.Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “ davanın kabul edilmiş olmasında kural olarak isabetsizlik bulunmadığı, ancak yeni imar uygulaması yapılarak bununla ilgili imar parsellerinin oluştuğu ve taşınmazın bazı bölümlerinde mülkiyet değişikliği olduğu, imar çap kayıtları üzerinden hüküm kurulması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacılar ve davalı vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 28.9.2010 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat C.Y. ile yine temyiz eden vekili Avukat M.K.ile Av.O. K. Ü.geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, bozma kararına uyulmak suretiyle elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Davalının tüm, davacıların öteki temyiz itirazları yerinde değildir,reddine.Dava, 16.5.2002 tarihinde açılmış ve 1.7.1997 16.5.2002 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisil isteğinde bulunulmuştur.Bilindiği gibi, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlı olarak değerlendirilir.Dava tarihinde davacılar 371 sayılı kadastral parselin paydaşları ve toplamda tamamının malikidirler.Sonradan, yargılama sırasında imar uygulaması yapılmış olması ve imar parsellerinin oluşması davacıların bağımsız malik oldukları döneme ilişkin ecrimisil istemelerine engel teşkil etmemektedir. O halde, dava tarihindeki kadastral parsel esas alınmak suretiyle belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği kuşkusuzdur.Öte yandan, taşınmaz üzerindeki molozların halen kaldırılmadığı gözetildiğinde davalının molozu kendilerinin de kaldırabileceğine ilişkin savunması kabul edilemez.Ancak hukuken 1400 ada 1 parsel 1401 ada 1 parselin davacı B.1400 ada 2 parsel ve 1401 ada 2 parselin davacı İ. adına oluştuğu anlaşıldığına göre bu imar parsellerinin amacına uygun tasarruf edilmesinin sağlanması açışından zorunlu olan diğer bölümler üzerindeki molozun kaldırılması yönünden de gerekli bedelin yeniden bilirkişiler aracılığı ile hesaplatılması, gerektiğinde bu konuda ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.12.2009 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacılar vekili için 750.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşı taraftan alınmasına, 28.9.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.