MAHKEMESİ : AKHİSAR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/12/2012NUMARASI : 2012/637-2012/682Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tenkis isteğine ilişkindir. Davacılar, O... T..'in mirasçıları olduklarını, murisin 17 numaralı parseldeki evini 07.10.1992 tarihinde dava dışı E.. K..'ya devrettiğini, E.. K..'nın da 13.10.1992 tarihinde muris Orhan Tuncel'in kızları davalılar S.. ve A... T..'e satış suretiyle temlik ettiğini,O.. T..'in borçlarından dolayı mal kaçırma kastıyla hareket ettiğini, davalıların taşınmazların iktisap edildiği tarihte ilkokul öğrencisi olup, alacak güçlerinin olmadığını, miras bırakanın yapmış olduğu temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlar; davalılar ise, babaları O.. T..'in yıllarca Hollanda'da çalıştığını, hesaplarına uzun yıllar çocuk ve sosyal güvenlik yardımı adı altında para yattığını, bu paraların muris tarafından harcandığını, bu şekilde düzenli gelirlerinin olduğunu, annelerinin ölümü üzerine ödenen ve alınan yardım paralarının aile giderlerinde kullanılması nedeniyle dava konusu 17 parseldeki dairenin kendilerine devredildiğini, bedelinin de bu şekilde yatan paralarla ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı 1940 doğumlu O.. T..l'in 07.02.2011 tarihinde öldüğü, mirasçı olarak davacı eşi ile davacı eşinden olma çocuğu davacı kızı S.. D..'i ve eski eşi H...'den olma çocukları davalı kızları S.. ile A..'i bıraktığı, bunların dışında başka eşten olma dava dışı çocuklarının da olduğu, murisin kayden maliki olduğu 17 parseldeki 8 nolu bağımsız bölümü 07.10.1992 tarihinde dava dışı E..'a satış suretiyle temlik ettiği, E..l'un da 13.10.1992 tarihinde intifa hakkını muris O..'a çıplak mülkiyetini de davalılara yine satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; mirasbırakan Orhan'ın 31.05.2004 tarihinde eldeki davalılar aleyhine dava konusu taşınmazın devri nedeniyle taraf muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açtığı tapu iptal ve tescil davasının, 22.04.2005 tarihinde reddedilip,derecattan geçerek kesinleştiği, davalı tanıklarının çekişme konusu evin davalıların annelerinin ölümünden sonra verilen paralarla muris tarafından satın alındığını bildirdikleri ayrıca murisin davacı eşine de bir evini temlik ettiği, davacı eşin bilahare o taşınmazı elden çıkardığı anlaşılmaktadır. Bu somut olgular yukardaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde davalılara temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırma amacı ile yapılmadığı, davalıların annelerinin ölümü üzerine ödenen yardım paraları ile alınması nedeniyle davalılara aktarıldığı sonucuna varılmaktadır. Murisin davacılardan mal kaçırmayı amaçlaması halinde davacıya da taşınmaz temlik etmeyeceği izahtan varestedir. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.