MAHKEMESİ : KÖYCEĞİZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 16/02/2010NUMARASI : 2009/157-2010/52Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, adına kayıtlı 204 sayılı parsele davalıların yapılaşmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi, yapıların 4706 Sayılı Yasanın 5. Maddesi uyarınca Hazineye intikal ettiğine ilişkin şerh konulması aksi halde yıkılması isteklerinde bulunmuştur.Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, taşınmazı kullandığı kanıtlanamadığından bahisle davalı A. yönünden davanın reddine; diğer davalıların taşınmaza elatmalarının önlenmesine; taşınmaz kaydına şerh konulması ve yıkım isteklerinin ise reddine karar verilmiştir.Karar, davacı Hazine ile davalılardan A. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece, A. dışındaki davalıların taşınmaza el atmalarının önlenmesine, 4706 Sayılı Yasa'da yürürlük tarihinden önce yapılan binaların Hazineye intikal edeceğinin düzenlendiği, bunların yıkımı konusunda bir düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle yıkım isteğnin reddine karar verilmiş; davalı A.'in ise dava tarihinden önce taşınmazda kullandığı yeri terkettiğinden bahisle, adı geçen davalı hakkındaki dava tümden reddedilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, davacı Hazine adına kayıtlı 204 sayılı parseli kullanmaları hukuken haklı ve geçerli bir nedene dayanmayan A. dışındaki davalılar yönünden el atmanın önlenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.Ancak, aşamalarda verdiği dilekçe ve beyanlarında, taşınmazın krokide (A) harfiyle gösterilen bölümündeki evin kendisine ait olduğunu belirterek hak iddia etmesi, ayrıca Hazineye ait taşınmazların değerlendirilmesiyle ilgili 4706 Sayılı Yasa çerçevesinde yaptığı taşınmazı satın alma başvurusunun reddedilmesi üzerine İdari Yargıda iptal davası açmış olması karşısında, davalı A.'in taşınmazdaki müdahalesini sona erdirdiği yolundaki değerlendirmenin doğru olduğu söylenemez. Diğer taraftan, taşınmazdaki yapıların tamamının 2003 yılından önce inşa edildiği keşfen belirlendiğinden, olayda, 2003 yılında yürürlüğe giren ve yapıların Hazineye intikal etmesini düzenleyen 4706 Sayılı Yasa'nın 5. maddesinin son fıkrasındaki “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra Hazineye ait taşınmazlar üzerinde yapılan her türlü yapı ve tesisler, başka bir işleme gerek kalmaksızın Hazineye intikal eder. Yapı ve tesisleri yapanlar herhangi bir hak ve tazminat talep edemezler.” hükmünün yıkım isteğinin reddine gerekçe oluşturamıyacağı açıktır.Hal böyle olunca, A.dışıdaki davalılara yönelik yıkım isteğinin TMK.'nun 722 v.d. maddelerindeki düzenlemeler çerçevesinde değerlendirilerek karara bağlanması; davalı A. yönünden ise, İdari Yargıda açtığı davanın beklenmesi ve sonucuna göre hakkındaki el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin değerlendirilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de, hakkındaki davanın reddi nedeniyle vekil ile temsil edilen davalı Abdil yararına vekalet ücreti takdir edilmemesi isabetsizdir.Davacı Hazine ile davalı A.'in temyiz itirazları açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.