Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9489 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7114 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : YUMURTALIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/01/2013NUMARASI : 2011/137-2013/12Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan babaları Mehmet , 995 parsel sayılı taşınmazdaki 230/448 payını vekili Ali aracılığıyla 2.2.2007 tarihli akitle dava dışı Necmi satış yolu ile temlik ettiğini, ara malik olan bu kişinin de söz konusu payı 15.6.2007 tarihinde davalıya devrettiğini, davalının murisin torunu olup, temlikin diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını ileri sürerek, tapunun iptali ile miras payları oranında tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan Mehmet 20.6.2010 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak çocukları olan davacılar ve dava dışı Hacer ile Mahmut'un kaldıkları, davacıların, murise ait dava konusu 995 (eski 845 parsel) parsel sayılı taşınmazdaki payın muvazaalı yollarla torunu olan davalı Adnan'a devredildiği iddiasıyla eldeki davayı açtıkları, davalının mirasçılardan Mahmut'un oğlu olduğu ve temlik tarihinde 21 yaşında olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l.4.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. ./..Hemen belirtilmelidir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince, mahkemece davacıların Nihat ve Kenan dışındaki diğer tanıkları ile davalı tanıkları dinlenmemiş, dava konusu taşınmazdaki payın muris tarafından Necmi , ondan da davalıya devrine dair akit tabloları ve bu akitte kullanılan vekaletnameler dosyaya getirtilmemiş, davalının eldeki dava ile irtibatlı olduğunu ileri sürdüğü Yumurtalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/138 Esas sayılı dosyası ile murisin borçlusu olduğu Adana 4. İcra Müdürlüğünün 2006/9550 sayılı takip dosyası da getirtilip incelenmemiştir. Ayrıca mirasbırakanın 14.1.2007 tarihinde dava konusu taşınmazın satışı için yerel gazetede ilan vermesi ve 16.1.2007 tarihinde çekişmeli taşınmazı Necmi Deniz'e satmayı vadetmesi, aynı gün borçlusu olduğu Adana 4. İcra Müdürlüğünün 2006/9550 sayılı dosyasındaki borcundan dolayı alacaklı 3. kişi tarafından ibra edilmiş olması temliklerin muvazaalı olarak yapılmadığının kanıtı değildir. Mahkemece taraf tanıkları yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda dinlenerek murisin iradesinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması gerekir.Öte yandan, kararın gerekçesinde murisin denkleştirme amacıyla temlik yaptığı belirtilmiş ise de, murisin tüm malvarlığı, davacılara kazandırmada bulunup bulunmadığı araştırılmadan ve davalının murisin torunu olduğu dikkate alınmadan mirasçılar arasında denkleştirme yapıldığından söz edilerek sonuca gidilmesi doğru olmadığı gibi, dava konusu payın değeri keşifte 261.794,53-TL olarak belirlenmesine rağmen 6.000,00-TL değerinde olduğunun belirtilmesi de isabetsizdir. Hâl böyle olunca, öncelikle dava konusu taşınmazın muris tarafından Necmi , ondan da A.. K..'a devrine ilişkin akit tabloları ile akitte kullanılan vekaletnamelerin ve tedavüllere-ifraza ilişkin kayıtların getirtilerek incelenmesi, murisin mal kaçırmak amacıyla temlikte bulunup bulunmadığının yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırılması, taraf delillerinin eksiksiz şekilde toplanması, tanıkların dinlenmesi, Yumurtalık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/138 Esas sayılı dosyası ile Adana 4. İcra Müdürlüğünün 2006/9550 sayılı takip dosyasının getirtilip incelenmesi, toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.