Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9487 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 9856 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : EDREMİT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/02/2009NUMARASI : 2007/666-2009/74Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalılar adına kayıtlı ..parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek, kıyıda kalan kısmın tapu kaydının iptalini istemiş, daha sonra verdiği ıslah dilekçesi ile kıyı kenar çizgisinde kalan bölümün tapu kaydının iptali ile bu bölümdeki yapıların yıkımı ve elatmanın önlenmesi isteğinde bulunmuştur.Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, belirlenen kıyı-kenar çizgisine göre taşınmazın bir kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini ile yıkım isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamından, çekişme konusu taşınmazın kadastro tespitinin 20.11.1979 tarihinde kesinleştiği ve davanın 13.12.2007 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, 14 Mart 2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Kadastro Yasası’nın 12. maddesinin üçüncü fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dâhil, tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır.” cümlesi ve aynı Yasa’nın 3. maddesi ile de 3402 Sayılı Yasa’ya “Bu Kanunun 12 nci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır.” şeklindeki geçici 10. madde eklenmiştir.Öte yandan, 3402 Sayılı Yasanın 12/3.maddesinde öngörülen süre hak düşürücü süre olup, kamu düzeni ile ilgilidir ve mahkemece davanın her aşamasında re'sen gözetilmesi gerekli olumsuz dava şartlarındandır.Diğer taraftan; hemen belirtilmelidir ki, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Bir taraf, dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olduğu halde dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse, yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz.Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır.(Baki Kuru, Hukuk Usulü Muhakemeleri 5. cilt, sayfa 5338, dipnot 159; 10. H.D. 21/12/1976, 8770/8739 ve dipnot 160: 5. HD 12/09/1977, 5445/5655 dipnot 161: 10.HD 24/02/1976, 6296/1297) Bunun yanında, avukatlık ücreti de yargılama giderlerinden sayılır. (29.05.1957 tarih 4/16 sayılı İnançları Birleştirme Kararı).Somut olayda, kadastro tespitinin kesinleştiği 20.11.1979 tarihinden itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık sürenin geçtiği açıktır.Hal böyle olunca; yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler gözetilmek suretiyle değerlendirme yapılması ve sonucuna göre karar verilebilmesi için hüküm bozulmalıdır.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.9.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.