MAHKEMESİ : SEFERİHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/01/2014NUMARASI : 2012/41-2014/1Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar dahili davacılar ve davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. .’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp, düşünüldü;-KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Davacı, kayden maliki olduğu 209 ada 3 parsel sayılı taşınmazı yapı malzeme satışı ve depo yeri olarak davalının 10 yıldır haksız kullandığını, Seferihisar Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/42 değişik iş sayılı dosyası ile müdahalenin varlığının tespit edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve son 5 yıl için toplam 7.000,00 TL ecrimisilin faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.Davalı, dava konusu taşınmaza komşu yerde deposu olduğunu, davacı taşınmazına müdahalesi bulunmadığını, elatmanın önlenmesi isteği bakımından yatırılan harç olmadığından bu istek yönünden karar verilemeyeceğini, ecrimisil talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, yargılama sırasında, inşaat malzemesi satışını adına değil, ortağı olduğu şirket adına yaptığını, husumetin kendisine düşmeyeceğini bildirmiştir. Mahkemece, çekişme konusu taşınmaza davalının 2008 yılından beri inşaat malzemesi depolamak suretiyle müdahale ettiği, elatmanın önlenmesi isteğinin konusuz kaldığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi isteği bakımından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğine, toplanan delillerden 3 sayılı parselin davacı adına kayıtlı olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, davacının yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçılarının davaya devam ettiği anlaşılmaktadır.Dosya kapsamı ile, davacının kayden maliki olduğu çekişme konusu taşınmaza yargılama sırasında davalının bir müdahalesi olmadığı belirlenmek suretiyle elatmanın önlenmesi isteği bakımından yazılı şekilde karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.../...Öte yandan, bilindiği üzere; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı). 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Hemen belirtelim ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir. İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayice göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir. Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, ecrimisil isteği bakımından yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki, çekişme konusu taşınmazı ecrimisil istenen dönemlerde davalının mı, yoksa ortağı olduğu şirketin mi kullandığı tam olarak tespit edilmemiş, ayrıca usulüne uygun ecrimisil hesabı da yapılmamış olup, tanığın tahmini beyanına göre 2008 ila 2011 yılları için ecrimisile hükmedilmiştir. Hâl böyle olunca; mahkemece, mahallinde yeniden uzman bilirkişi heyeti ile keşif yapılarak ecrimisil istenen dönemlerde davalının taşınmazda haksız kullanımı olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, bilirkişiden uygulamayı gösterir ve denetime elverişli rapor alınması, müdahalenin varlığının belirlenmesi halinde yukarıda açıklanan ilkelere uygun ecrimisil hesabının yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. ../...Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.