MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/05/2011NUMARASI : 2009/171-2011/224Taraflar arasında görülen davada;Davacı, . İli K.İlçesi K.mevkiinde yer alan 853 ada 2532 parsel sayılı taşınmazdaki 17 nolu bağımsız bölümün 07.09.2001 tarihinden itibaren haklı bir neden olmaksızın davalılar tarafından kullanıldığını ihtarlara rağmen işgalin devam ettiğini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ile şimdilik 8.000.-TL ecrimisilin 04.11.2008 tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.Davalılar, taşınmazın birkaç kez el değiştirdiğini, şirketin ortakları ile davalıların murisi M. D.'nın iş ortaklıklarının bulunduğunu, ortaklık tasfiye edilirken taşınmazın sözlü sözleşmeyle davalılara bırakıldığını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . ... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü: Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Çekişme konusu 17 nolu bağımsız bölümün davanın açılmasından sonra E.Y. isimli kişiye satıldığı ve mülkiyetin devredildiği kayden sabittir.Bilindiği üzere; 1086 sayılı HUMK.'nu 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Yasa ile iptal edilmiş, 1086 sayılı Yasanın bazı hükümlerinin uygulanmasına devam edileceği istisnai olarak kabul edilmiştir. Öte yandan, meydana gelen ve tamamlanan her hadise meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir. O halde, dava sırasında dava konusu taşınmazın temlikine 1086 sayılı Yasaya göre mani bir halin bulunmadığı sabittir. Nitekim, 1086 sayılı Hukuk Usuli Muhakemeleri Yasasının 186.maddesi davanın açılmasından sonra dava konusunun gerek davacı gerek davalı tarafından bir üçüncü kişiye devir ve temlik edilmesi halinde yapılacak usuli işlemini düzenlemiştir. Olayda, dava konusunun davacı tarafından temliki söz konusudur. Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasasının anılan maddesi iddia ve savunmanın genişletilmeyeceği ve değiştirilmeyeceği kuralının bir istisnasıdır. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre davacının dava konusunu temliki halinde devralan kişi davalının onayına gerek olmaksızın davacının yerine geçip onun hak ve yetkilerini kullanabilir. Nitekim, 6100 sayılı H.M.K.'nun 125.maddesi hükmüde aynı hususu öngörmektedir. (HGK 22.02.1961 tarih 5/20, HGK 29.01.1964 tarih 1/26) Öte yandan, mahkemece dava konusunun temliki halinde bunu kendiliğinden (re'sen) gözetmek ve işlem yapmak durumundadır.Öte yandan, davacı . İnş.San. Tic.A.Ş. taşınmazı 2001 tarihinde kayden edinmiş 2009 tarihine kadar davalıların taşınmazı kullanmalarına ses çıkarmamıştır. Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil, malikin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir bedeldir.Davacı taraf, davalı tarafın tasarrufun uzunca bir süre ihtar, ikaz gibi uyarıda bulunarak karşı çıkmadığına göre davalı tarafın taşınmazı davacı şirketin muvafakatiyle kullandığı şeklinde kabul ve değerlendirmeli ve dava açmakla muvafakatın geri alındığı düşünülerek ecrimisil isteğinin reddine karar verilmelidir. Esasen, mahkemece de bu şekilde karar kurulmuştur. Buna göre, ecrimisil isteğinin reddi doğrudur. Ne varki, taşınmazı kayden edinen E. Y.ın elatmanın önlenmesi isteğinin incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.E.Y.'ın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.