MAHKEMESİ : ŞİŞLİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/07/2007NUMARASI : 2005/263-2007/268Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan annesi D....... (Yürük)'in 28 parseldeki B.Blok 6.kat 12 nolu dairesini tapuda ölünceye kadar bakma aktiyle davalı oğluna temlik ettiğini, murisin bakıma ihtiyacı olmadığını, temlikin mirastan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını, davalının bakım borcunu yerine getirmediğini ileri sürerek tapu iptali ve miras bırakan adına tescil isteğinde bulunmuştur.Davalı, miras bırakanın eşiyle yaşadığı sıkıntılar nedeniyle geleceğini garanti altına almak, bakım ve ihtiyaçlarını karşılatmak amacıyla taşınmazı ölünceye kadar bakma koşuluyla temlik ettiğini, bir süre sonrada geçimsizlik nedeniyle eşinden boşadığını, miras bırakanın davacı kızı ile arasının iyi olduğunu, maddi yardımda bulunduğunu, çocukları arasında ayırım yapmadığını mirastan mal kaçırması için bir sebep olmadığını, kendisininde bakım borcunu yerine getirdiğini, yurt dışında yaşadığını ancak sık sık miras bırakanın yanına geldiğini, ilgilendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, temlikte bağış amacının üstün tutulmuş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde duru??ma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.1.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat N........ile temyiz edilen vekili Avukat ...... geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden tarafların ortak miras bırakanı D...... maliki olduğu 28 parsel sayılı taşınmazdaki 12 nolu bağımsız bölümü 7.3.1979 tarihinde ölünceye kadar bakma akti ile davalı oğlu Yener'e temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı, miras bırakanın davalıya yapmış olduğu bu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere;ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.5ll).Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir.Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlu suda bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.5l4).Hemen belirtmek gerekirki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması,yada alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa,irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir.Böyle bir iddia karşısında, aslolan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.l8).Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez;akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır.Bu haldede Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.l974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın,ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri,elinde bulunan mal varlığının miktarı,temlik edilen malın,tüm mamelekine oranı,bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların gözönünde tutulması gerekir.Somut olaya gelince; miras bırakanın kanser hastası olduğu ve sağlığında akte aykırılıktan bir dava açmadığı kaldıki, davalının Almanya'da ikamet etmesine karşın zaman zaman yurda gelerek annesinin ihtiyaçlarını ve gereksinimlerini giderdiği ve onunla ilgilendiği dosya kapsamı ile sabittir.Diğer tarftan davalıya ivazlı olarak temlik edilen taşınmaz değerinin terekedeki mallarla mukayese edildiğinde makul bir oranda olduğu görülmektedir.O halde,anılan bu olğular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın temlikteki gerçek amacının mirastan mal kaçırmak ve muvazaalı işlem yapmak olmadığı,ivaz karşılığı olduğu kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazı yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına ve alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.