MAHKEMESİ: ÇAYCUMA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 20/03/2007NUMARASI: 2006/135-2007/182Taraflar arasında görülen davada;Davacı, mülkiyeti idarelerine ait iken 5159 parsel sayılı taşınmazdaki lojman binası ve müştemilatının 5283 Sayılı Yasa uyarınca re'sen davalı Hazine adına tescil edildiğini, sağlık tesisi olarak kullanılmayan, fiilen sağlık hizmeti vermeyen lojman binası ve müştemilatının anılan yasa kapsamı dışında kaldığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.Davalı Hazine, devrin yasal koşullara uygun olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu yerin sağlık tesisi ile bütünlük arzettiği, sağlık hizmeti ile ilgili olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.1.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat D.Y. ile temyiz edilen Hazine vekili Avukat geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 5159 parsel sayılı "Dispanser ve müştemilatı ve arsası" nitelikli 4150 m2 miktarlı taşınmaz davacı idare adına kayıtlı iken, 5283 Sayılı Yasa uyarınca 7.6.2005 tarihinde Hazine adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Yanlar arasındaki uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasında, 19.1.2005 gün ve 25705 sayılı mükerrer resmi gazetede yayınlanan "bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık birimlerinin Sağlık Bakanlığına devredilmesine" ilişkin 5283 Sayılı Yasanın amaç ve kapsamını belirlemede zorunluluk bulunduğu kuşkusuzdur. Anılan yasanın "tanımlar" başlıklı 3/d maddesi, "kurum tabiplikleri hariç olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarına ait hastane, dispanser, sağlık merkezi veya istasyonu ile her ne ad altında olursa olsun insan sağlığı ile ilgili hizmet sunan tüm birimleri sağlık birimi olarak tanımlamış; yasanın 4.maddesi, "kamu kurum ve kuruluşlarına ait tüm sağlık birimleri; bunlara ait her türlü görev, hak ve yükümlülükler, taşınırlar ve taşınmazlarla birlikte Soysal Sigortalar Kurumuna ait alanları bedeli karşılığı, diğerleri bedelsiz olarak aşağıdaki usul ve esaslar çerçevesinde bakanlığa devredilir;" hükmünü düzenlemiş; 4/b- 1.maddesi, "devirlerin kurulacak komisyonlar aracılığı ile yapılacağını ve komisyonların nasıl kurulduğunu belirlemiş; 4/e maddesinde ise "devredilen sağlık birimleri, kamu kurum ve kuruluşlarına ait arazi, arsa ve binaların bir bölümünde hizmet vermesi halinde, bunların komisyonlarca tespit edilecek kısımları gerektiğinde ifraz edilerek veya kat mülkiyeti ya da kat irtifakı kurularak Bakanlığa devredilir. Bu kısımların tespitinde; Sosyal Sigortalar Kurumunun ihtiyacı, hizmetin etkin ve verimli sunulması ve geleceğe yönelik kapasite ihtiyacı göz önünde bulundurulur. Binaların bir kısmında hizmet sunulan sağlık birimlerinin devrinde komisyonlarca, devrin taşınır, taşıtlar ve personelle sınırlı tutulmasına da karar verilebilir." 4/1 maddesinde de "bu kanunla Bakanlığa devredilen sağlık birimlerine ait taşınmazların mülkiyeti tapuda res en Hazine adına tescil edildikten sonra bu taşınmazlar Sağlık Bakanlığına tahsis edilmiş sayılır biçiminde düzenlemeye yer verilmiştir. Tüm bu hükümler ışığında Yasanın 4.maddesinde kastedilen taşınmazların "fiilen sağlık hizmeti veren taşınmazlar" olduğu sonucuna varılmaktadır.Nitekim, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü yazılarında da devredilmesi gereken taşınmazların fiilen sağlık hizmeti veren taşınmazlar olduğu vurgulanmıştır.Somut olaya gelince; çekişmeli taşınmazda üç adet bina bulunduğu bunlardan birisinin dispanser olarak kullanıldığı, ikincisinin lojman, üçüncüsünün de garaj ve jenaratör odası ve bekleme odası olarak kullanıldığı bilirkişi raporu ile sabittir. Bu hali ile taşınmazın tümünün fiilen sağlık hizmeti veren yer olduğundan sözedilemez.Devri gerekmeyen yerlerin ifrazının mümkün olması halinde, davanın kabul edilmesi gerektiğinde kuşku yoktur. Ancak, bunun 3194 Sayılı Yasanın 15. ve 16.maddeleri hükmü uyarınca belediye encümeninin ifrazın mümkün olup olmadığına ilişkin kararına bağlı olacağı şüphesizdir. Ne varki, mahkemece bu husus belediye başkanlığından alınan cevabi yazı ile saptanmıştır.Hal böyle olunca, öncelikle lojman binası olarak kullanılan ve fiilen sağlık hizmeti veren taşınmaz niteliği taşımayan bölümlerinin ifrazının mümkün olup olmadığının belediye encümeninden alınacak kararla belirlenmesi, ifrazın mümkün olmaması halinde 5283 Sayılı Yasanın 4/e maddesinde belirtildiği şekilde kat irtifakı ya da kat mülkiyeti tesisi suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMY.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 550.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 29.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.