Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 930 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 14672 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/05/2012NUMARASI : 2010/842-2012/200Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve bir kısım davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 29.01.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat Y. E.. ile diğer temyiz eden davalı ... Transporting Transatlantic Ltd. Türkiye İstanbul Şubesi vekili Avukat S. Ç.., temyiz eden davalı C.B... ve davalılar ...Tekstil Gıda İnş. Taah. Tur. İht. San.ve Tic. Ltd. Şti. vd. Vekili Avukat S. Ö..geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı Özden Telekom E. Y.. gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, Mahkemece, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama neticesinde, iddianın sübut bulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. O halde, davalıların tüm temyiz itirazları yerinde değildir, reddiyle aleyhlerindeki hükmün ONANMASINADavacının temyizine gelince; davacı ,dava dilekçesinde davalıların fuzuli şagil olduklarını ileri sürerek elatmanın önlenmesini istediğine ve Mahkemece de elatmanın önlenmesine karar verildiğine göre, bu durumda, kararın kesinleşmesi halinde infaz edilmesi sonucu taşınmazın boşaltılması temin edileceğinden, ayrıca tahliye yönünden bir hüküm kurulmamış olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde değildir,reddine.Ne var ki, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğiyle davalılar aleyhine açılan davada, Fatih 1. Asliye Hukuk Mahkemesince, çekişmeli taşınmazın, Fatih ilçesi dışında ve İstanbul Adliyesi yargı yetkisi sınırları içinde bulunduğu gerekçesiyle 1086 sayılı HUMK'nun 13. ( 6100 sayılı HMK'nun 12. maddesi ) hükmü gereğince yetki yönünden davanın reddine ilişkin olarak verilen kararı davalılardan sadece E..'in temyizi üzerine, davacının başvurusuna istinaden Mahkemece, temyiz etmeyen diğer davalılar yönünden yetkisizlik kararı kesinleştirilerek dosyanın onaylı fotokopisi İstanbul Adliyesine intikal ettirilmiş ve İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/212 esasına kayıt edilerek yargılama sürdürülmüştür.Öte yandan, davalılardan E..'in yetkisizlik kararına ilişkin temyiz itirazı Dairece kabul edilerek, yetkisizlik kararının"...mahallinde keşif yapılarak çekişme konusu taşınmazın hangi yer mülki sınırları içerisinde kaldığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi, yetki hususunun açıklığa kavuşturulması, ondan sonra bir hüküm kurulması "gereğine değinilerek bozulmuş, Fatih 1.Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyulmuş, bu arada Fatih Adliyesinin kapatılması sebebiyle devir kararı uyarınca dosya İstanbul Adliyesine intikal ettirilmiş, İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/842 esasına kaydı yapılmış, bilahare, İstanbul 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/212 esas sayılı dava dosyası bu dava ile birleştirilmiş ve yargılamaya devam edilmiştir.Hemen belirtilmelidir ki; HUMK'nun 13/2. (HMK12.m.) maddesi hükmü uyarınca tek dava şeklinde davalılar aleyhine birlikte açılan davada verilen yetkisizlik kararı, davalılardan E.. tarafından temyiz edildiğine göre, diğer davalıların yetkisizlik kararını temyiz etmemiş olmaları bunlar hakkındaki davanın tefrikine hukuken sebep teşkil etmez.Öyleyse, davalı E.. dışındaki davalılar yönünden verilen tefrik kararının hukuki dayanağı bulunmadığına göre, tefrik edilerek başka bir Mahkemenin esasına kaydedildikten sonra eldeki dava ile birleştirilmesi, tefrik edilen davanın, müstakil bir dava olduğunu göstermeyeceği gibi, birleştirilen dava olarakta kabulü olanaksızdır.O halde, Mahkemece, tefrik edildikten sonra tekrar eldeki dava ile birleştirilen 2010/212 esas sayılı davanın müstakil dava olarak nitelendirilerek ret karar verilmesi ve davalılar lehine avukatlık ücretine hükmedilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflardan davacı vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edenlerden alınmasına, 29.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.