Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9294 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 7924 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : GEREDE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/06/2014NUMARASI : 2013/131-2014/192Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 26.05.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılardan M.. B.. ve vekili Avukat Yusuf geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .. . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil ya da tenkis isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanın maliki olduğu 15 parsel sayılı taşınmazını davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, işlemin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı bedelsiz ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapunun iptali ile muris adına tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı, murisin kanser hastası olup tedavi giderleri için paraya ihtiyacı bulunduğunu, sosyal güvencesinin olmadığını, satışın gerçek olduğunu ve satış bedelini de murise ödediğini belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, mirasbırakanın yaptığı temlikin gerçek satış olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 15 parsel sayılı taşınmazın 3.4.2005 tarihli resmi akit ile muris tarafından davalıya satış suretiyle temlik edildiği, mirasbırakan Seher 22.8.2009 tarihinde ölümü üzerine mirasçı olarak kardeşi ve yeğenleri olan davacılar ile dava dışı iki kardeşinin kaldığı, davalının ise murisin yeğeni ve dava dışı kardeşinin oğlu olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. ./..4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 701 ila 703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, TMK'nin 701. maddesinde (...Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliğiyle karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. TMK'nin 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının (onaylarının) alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarihli 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. Somut olayda, davacılar terekeye iade istekli olarak eldeki davayı açmış olmaları nedeniyle elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hâl böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine TMK'nin 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, 23.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.