MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 28/10/2008NUMARASI: 2006/325-2008/289Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu üç parça taşınmazın oğlu davalı E. tarafından hile suretiyle temin edilen vekaletname ile diğer davalıya satış suretiyle temlik edildiğini, satıştan haberi olmadığını, kendisine satış bedeli ödenmediğini, 3 nolu bağımsız bölümün daha sonra dava dışı üçüncü kişiye devredildiğini ileri sürerek vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle 18 ada 13 parsel sayılı taşınmazdaki 1 ve 3 nolu dükkanların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, 18 ada 7 parseldeki 3 nolu dükkanının bedelinin davalı E.’den tahsiline, olmadığı taktirde üç parça taşınmazın bedelinin davalı E.’den tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında, davadan feragat ettiğini bildirmiştir.Davalılar, davanın zaman aşımı süresinde açılmadığını, iddiaların doğru olmadığını, dava konu taşınmazların temlikinin davacının rıza ve bilgisi dahilinde yapıldığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davacının davasından feragat ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacının bir kısım mirasçıları tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tazminat isteğine ilişkindir.Mahkemece, davacının vaki feragati nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının taşınmazlarının satış yetkisini içeren 29.01.2002 tarihli vekaletname ile oğlu davalı E.’i vekil tayin ettiği, vekil E.’in çekişme konusu üç parça taşınmazı 12.11.2004 tarihli akitle damadı davalı M.’ya, onun da 7 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu dükkanı 15.09.2006 tarihli akitle dava dışı Z.P.’e satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.Davacı, anılan temliklerin vekalet görevinin kötüye kullanılması suretiyle gerçekleştirildiğini, satıştan haberi olmadığını, kendisine bedel ödenmediğini ve davalıların el ve işbirliği içinde hareket ettiklerini ileri sürerek iptal ve tescil, olmadığı taktirde tazminat isteğinde bulunmuş, yargılama sırasında ise, Of Asliye Hukuk Mahkemesi kanalıyla gönderdiği 06.10.2008 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiş, feragat nedeniyle davanın reddine mahkemece karar verildikten sonra 16.04.2009 tarihinde davacının öldüğü görülmektedir.Bir kısım davacı mirasçıları 04.08.2009 tarihli temyiz dilekçelerinde, miras bırakanları davacı K.’in ilerleyen yaşı ve hastalığı sebebiyle feragat beyanının geçersiz olduğunu, Alzheimer hastası olan murisin bu durumundan faydalanan davalıların miras bırakanın iradesini sakatlayarak hukuk dışı yolla usulsüz feragati sağladıklarını, feragatin gerçek iradeyi yansıtmadığını ileri sürerek, temyiz isteğinde bulundukları anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki; davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer, kesin hükmün hukuksal sonuçlarını doğurur. Ancak, feragatle ortaya çıkan sonucun buna sebep olan rızayı ifsat eden bir nedenle malul olduğu kanıtlanırsa, doğurduğu netice bakımından hileye, hataya maruz kalan kimseye talep hakkı bahşedeceği kuşkusuzdur.Öte yandan; diğer maddi hukuk işlemlerinde olduğu gibi (BK. Madde 23 vd ), hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatın feshi (iptali) için dava açılabileceği gibi feragatın hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğu aynı davada da savunma yoluyla ileri sürebilir.Somut olayda; davacının feragatinin iradeyi sakatlayan sebebe dayalı olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.Hal böyle olunca; davacının feragat beyanının gerçek iradesini yansıtıp- yansıtmadığının, feragatin hataya dayalı olup-olmadığının, beyan tarihinde murisin ehliyetsiz olduğu iddia edildiğinden bu iddianında 2659 sayılı Yasanın 7. ve 16. maddeleri gereğince araştırılması gerçekten de, haktan feragat için bir sebebin var olup-olmadığının değerlendirilmesi, bu konuda taraf delillerinin toplanması, ortaya çıkacak sonuca göre davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.Bir kısım davacı mirasçılarının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.