MAHKEMESİ : KARASU SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 28/05/2013NUMARASI : 2012/95-2013/220 Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, tespit isteğine ilişkindir. Davacı; miras bırakan “Hüseyin ve Hatice'den olma 1.7.1870 doğumlu Mustafa” ile 39 ada 26 parsel sayılı taşınmazın paylı maliklerinden “Hüseyin oğlu Mustafa'nın” aynı kişi olduklarının tespiti isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bilindiği üzere; Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. 4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez. Şöyleki, çekişme konusu taşınmaza kadastro tespiti sırasında revizyon gören tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm gitti kayıtları ile birlikte getirtilmediği, davacının miras bırakanı Hüseyin ve Hatice'den olma 1.7.1870 doğumlu Hüseyin oğlu Mustafa'nın ana -baba ve kardeşlerini gösterir üst soy vukuatlı nüfus kayıtları getirtilerek kadastro tutanağında yeralan bilgilerle karşılaştırma yapılmadığı, Nüfus Müdürlüğünce tapu maliki “Hüseyin oğlu Mustafa” isminde Karasu ilçesi ve bağlı köylerde 7 kişinin kayıtlı olduğu bildirildiği halde tereddüt halinde mahkemece ölü oldukları anlaşılan kişilerin mirasçıları çağırılıp taşınmazda mülkiyet iddiaları olup olmadığının sorulmadığı görülmektedir. O halde; yukarıda değinilen ilkeler ve olgular çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak çekişme konusu taşınmazın paylı maliklerinden “Hüseyin oğlu Mustafa'nın” davacının miras bırakanı olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması, tereddüt halinde nüfus müdürlüğünce isimleri bildirilen tapu maliki ile aynı ismi taşıyan ve ölü oldukları anlaşılan kişilerin mirasçıları duruşmaya çağrılarak talep konusu taşınmazda mülkiyet iddiaları bulunup bulunmadığının sorulması, mülkiyet hakkı iddia etmeleri halinde dava mülkiyetin aktarımına ilişkin olup artık bu davanın çekişmesiz yargı usulüne göre Sulh Hukuk Mahkemesinde görülebilmesine imkan bulunmadığından davacı tarafından kayıt sahibinin mirasçıları aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde çekişmeli yargı usulüne göre ayrı bir dava açılması gerekli olduğu gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.