Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9236 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21967 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : AYDIN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/07/2014NUMARASI : 2012/761-2014/678Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . ..’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; KARARAsıl dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, birleştirilen davalar ecrimisil istemlerine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları Ayşe paydaşı olduğu 287 ve 294 parsel sayılı zeytinlik vasıflı taşınmazların uzun zamandır davalılar ve mirasbırakanları tarafından taksim edilerek kullanıldığını, taşınmazlarla ilgili Kadastro Mahkemesindeki davanın uzun sürmesi sebebi ile haklarını arayamadıklarını ileri sürerek payları oranında elatmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemişler, yargılama sırasında ecrimisil istekleri yönünden dava dilekçelerini ıslah etmişlerdir. Bir kısım davalılar, paylarından fazla yer kullanmadıklarını, taşınmazlara yakın köyde oturan davacıların herhangi bir isteklerinin olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır. Davalı M.. B.. yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden pay oranında elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece ecrimisil istemine ilişkin olarak bozulmuş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hükmüne uyulan bozma ilamında uyuşmazlığın niteliği vurgulanmak sureti ile izlenmesi gereken yol açıkça belli edilmiş, mahkemece bozmaya uyulduğu halde bozma gereği yerine getirilmemiştir.Şöyle ki; bozmada “…davalıların taşınmazları 50 yıl gibi uzunca bir süredir fasılasız olarak kullandıkları dosya kapsamıyla sabit olduğu gibi davacılarında kabulündedir. Bu süre zarfında davacılar tarafından davalılara bir ikaz veya ihtarda bulunulmadığına göre taşınmazın kullanımı bakımından Borçlar Kanununun 299. maddesi hükmü uyarınca zımni ve şifahi olan bir ariyet akdinin yapıldığı kabul edilmeli ve aynı yasanın 304. maddesi hükmü uyarınca dava açılmakla akdin feshedildiği düşünülmelidir. Bir başka ifadeyle; asıl davanın açıldığı tarihe kadar davalıların taşınmazları muvafakate dayanılı olarak kullandıkları, dava açılmış olmakla muvafakatin geri alındığı şeklinde değerlendirilmelidir. O halde; asıl davanın açıldığı 20.10.2004 tarihinde muvafakatin geri alındığı gözetilerek birleşen davaların açıldığı tarihe kadar olan dönem için belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken değinilen husus gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir” denildiği halde sadece 2006 yılı için hesaplanan ecrimisile hükmedilmiştir.Bilindiği üzere bozma ilamına uyulduktan sonra bozma gereklerinin yerine getirilmesi zorunludur. Bu durum, usuli kazanılmış hak kuralının bir gereğidir.Ne var ki, mahkemece bu temel usul kuralı gözardı edilmiştir.Hal böyle olunca, ilk davanın açıldığı 20/10/2004 tarihinden itibaren birleştirilen Koçarlı Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2005/64 E. ve 2007/76 E. sayılı dosyalarındaki istekler de gözetilerek hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,22.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.