MAHKEMESİ: İSKİLİP ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 11/07/2006NUMARASI: 2005/329-232Taraflar arasında görülen davada;Davacı, miras bırakanı annesi D... A...’ın ..ada ..ve .. ada ..parsel sayılı taşınmazdaki payını kendisinden mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı oğlu Ş..a tapuda satış göstererek temlik ettiğini, işlemin gerçek bir satış olmadığını ileri sürüp tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.Davalı, annesinin paraya ihtiyacı nedeniyle taşınmazları kendisine sattığını bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, işlemlerin danışıklı olduğu iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; tarafların miras bırakanı Döne Ardoğan'ın çekişme konusu .ve .parsel sayılı taşınmazlardaki payını 12.1.1999 tarihli akitle davalı oğluna temlik ettiği görülmektedir.Davacı, miras bırakanı tarafından yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olduğulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; miras bırakanın ölümünden önce uzun süre davalı ile birlikte yaşadığı, yaşlılık maaşı aldığı ve mal satmaya ihtiyacının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davalının özellikle 11.7.2006 tarihli oturumundaki " annesinin abisi ve yengesine kızıp hissesini ona verdiği" şeklindeki beyanı, dosyaya yansıyan tüm belge ve bilgiler ile tanık beyanları yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanın diğer mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazalı olarak dava konusu taşınmazlardaki paylarını davalıya devrettiği sonucuna varılmaktadır.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.