Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9110 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 18829 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİTaraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, muarazanın giderilmesi isteğine ilişkindir. Davacılar, kayden paydaşı oldukları 207 ve 208 parsel sayılı taşınmazları ekime hazır hale getirmek istediklerinde davalı ...'ın diğer davalılar aracılığıyla kendilerini tehdit etmek suretiyle dolaylı müdahalede bulunduğunu, davalıların taşınmazları zorla sahiplendiğini, korkutulmaları nedeniyle çekişmeli taşınmazları kullanamadıklarını ileri sürerek, davalıların 207 ve 208 parsel sayılı taşınmazlara el atmalarının önlenmesini istemişlerdir. Davalı ..., tehdit iddiasını kabul etmediğini bildirip davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., davanın reddini savunmuştur. Davalı ..., çekişmeli taşınmazları kullanmadığını bildirip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 207 ve 208 parsel sayılı taşınmazların davacılar ile dava dışı kişiler adına kayıtlı olduğu, davalıların çekişme konusu taşınmazlarda kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakları olmadığı sabittir.Bilindiği üzere; elatma doğrudan doğruya ( fiili ) olabileceği gibi dolaylı olması da ( muaraza yaratarak ) mümkündür. Somut olayda, davalıların çekişme konusu taşınmazlara fiili olarak elattıkları ileri sürülmemiş, tehdit söylemleri ile muaraza yarattıkları iddia olunmuştur. Gerçekten de, davacı tanığı ...’ın alınan beyanında çekişme konusu taşınmazların başında ekime hazır hale getirmek üzere beklediği sırada davalı ...’nın yanına gelerek taşınmazların ekilmemesini söylediğini, ayrıca davalı ...’ın çekişmeli taşınmazların sürülmemesini ve gerekirse sürenlerin taşınmazlardan çıkarılmasını söylediğini, yine diğer davacı tanığı ...’nin alınan beyanında davalı ...’nın ...’a hitaben çekişmeli taşınmazları sürmemesi gerektiğini, davalı ...’ın da çocuklarına telefon ederek taşınmazların sürdürülmemesini isteğini, gerekirse tarlayı sürenleri vurmaları gerektiğini söylediğini ifade ettiği açıktır. Hâl böyle olunca, davalıların çekişmeli taşınmazların sürülüp ekilmesi yönünde muaraza çıkardığı ve davacıların mülkiyet haklarını bu şekilde kısıtladıkları gözetilerek muarazanın giderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacıları temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.