Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9106 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9845 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİMTaraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacı, miras bırakanı ... kızı ...'nin paydaşı olduğu 400 ada 48, 221 ada 12, 358 ada 39 ve 40, 370 ada 1 ve 2, 354 ada 3, 4, 5 ve 26 sayılı parsellerin tapu kayıtlarında miras bırakanının soy adının yazılmadığını ileri sürerek adı geçen taşınmazların tapu kayıtlarında muris ... kızı ...'nin, '' ... '' olan soy adının eklenmesini istemiş, yargılama aşamasında 221 ada 12 sayılı parselle ilgili davasından feragat etmiştir. Davalı, mülkiyet nakline sebep olunmaması için gerekli araştırmanın yapılmasını ve davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 221 ada 12 sayılı parsel ile ilgili davanın feragat nedeniyle reddine, diğer taşınmazlar yönünden davanın kabulüne ilişkin karar, Dairece; ''...mahkemece dava konusu taşınmazların tapulama tutanakları, dayanak kayıtları getirtilmeden, davacının miras bırakanı ...'nin anne-baba ve kardeş bilgilerini gösteren nüfus kayıtları getirtilip incelenmeden ve kadastro tutanaklarındaki bilgilerle karşılaştırılmadan sonuca gidildiği görülmektedir. Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırmanın yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de, feragat nedeniyle reddedilen talep yönünden davalı lehine avukatlık ücretine hükmedilmemesi doğru olmadığı gibi, doğru sicil oluşturma ilkesine aykırı olacak şekilde miras bırakanın nüfus kayıtlarında '...' olan soy isminin, '...' olarak düzeltilmesine ayrıca bu düzeltmenin tapu kayıtları yerine beyanlar hanesinde yapılması da doğru değildir. '' gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür işlerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/(2). fıkrasının ç-1) bendi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür ve işin niteliği itibarıyla maktu harç alınır. Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebilir. Ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisi vardır.HMK'nin geçici ... maddesi gereğince “Bu Kanunun yargı yolu ve göreve ilişkin hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki tarihte açılmış olan davalarda uygulanmayacağından” kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra yapılan taleplerin tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla yöneltilerek yapılması gerekir. Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen talep konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.2-Nüfus müdürlüğünden, talep konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarında bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamalıdır.Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmadığı gibi, bozma ilamına uyulmasına karşın bozma ilamında belirtilen hususların da yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki, mahkemece dava konusu 400 ada 48, 358 ada 39 ve 40 parsel sayılı taşınmazların ya da geldisi olan taşınmazların tapulama tutanaklarının birbiri ile bağlantı kurulacak şekilde ilgili tapu müdürlüğünden celp edilmediği, yine dava konusu 354 ada 3, 4, 5 ve 26 sayılı parsellerin ... oğlu ... adına tespit görüp ... kızı ... ve kardeşlerine 13/11/1980 tarih ve 1084 yevmiye no’lu işlem ile intikal ettiği gözetildiğinde intikale ilişkin kayıtların getirtilmediği, davacının mirasbırakanı ... kızı ...’nin anne-baba ve kardeşlerini gösterir aile nüfus kaydının öncelikle ilgili nüfus müdürlüğünden, bulunamaması halinde ... Genel Müdürlüğü’nden celp edilerek dava konusu taşınmazların kadastro tutanaklarındaki edinme sebebi bölümü ile teyit edilmediği, ayrıca nüfus müdürlüğünden tapu kayıt maliki olabilecek ... kızı ... isimli 3 kişinin kaydının gönderildiği, mülkiyet nakline sebep olunmaması için gönderilen kayıtlardaki şahısların dosya kapsamındaki deliller ile karşılaştırılarak malik olup olmayacaklarının açıklığa kavuşturulmadığı ve gerekirse mirasçılarının davet edilerek dava konusu taşınmazlar üzerinde mülkiyet iddialarının bulunup bulunmadığının sorulmadığı görülmektedir. Hâl böyle olunca; yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırmanın yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 06.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.