Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9092 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 7221 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİSTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 04.10.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davalı ... vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakan babalarına ait 107 ada 32, 103 ada 11, 106 ada 9 ve 13 parse sayılı taşınmazların davacı ...'e muvazaalı olarak temlik edildiğini öne sürerek, miras payları oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, satışın gerçek olduğunu mirasbırakanın tedavi giderlerinin karşılanması bakımından Hâkim izni ile satıldığını ve daha sonra da taşınmazları kendisinin aldığını öne sürmüş ve davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, muris tarafından doğrudan oğlu ...'e devredilen 107 ada 32 nolu parselin tamamı ve 106 ada 13 nolu parselin yarı payı yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; diğer pay ve parseller hakkındaki dava ise reddedilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Getirtilen kayıt ve belgelerden, davaya konu 107 ada 32, 103 ada 11, 106 ada 9 ve 13 parsel sayılı taşınmazların muris ...'e adına kayıtlı iken:1-) 106 ada 32 nolu parselin tamamının ve 103 ada 13 nolu parselin yarı payının 08.02.2006 tarihinde muris tarafından oğlu ...'e satış yoluyla devredildiği; 2-) Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.08.2008 tarihli kararıyla ...'in murise temsil kayyımı olarak atandığı ve ... tarafından murisin diğer taşınmazlarının satışı için mahkemeden izin alındığı, sonrasında da bu izne dayanılarak murise ait 103 ada 13 nolu parselin diğer yarı payı ile 106 ada 11 ve 9 nolu parsellerin tamamının murisin temsilcisi sıfatıyla ... tarafından 10.06.2010 tarihinde baldızı olan ...'e satıldığı; 3-) ...'ün de satın aldığı bu parsellerden 106 ada 9 nolu parselin tamamını 17.01.2011 tarihinde ve 103 ada 13 nolu parselin yarı payı ile 106 ada 11 nolu parselin tamamını da 24.01 2011 tarihinde ...'e satış suretiyle temlik ettiği; Diğer taraftan, murisin 10.11.2011 tarihinde ölmesiyle, geride mirasçısı olarak eşi, 3 oğlu ve 2 kızının kaldığı; eldeki davanın, murisin oğulları ... tarafından ... aleyhine açıldığı görülmektedir.Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi(mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Hemen belirtilmelidir ki, bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Dosya içeriği ve toplanan deliller, değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; murisin mirastan mal kaçırmak düşüncesiyle dava konusu taşınmazlarını birlikte kaldığı oğlu ...'e aktarmak istediği, bu amaçla önce 107 ada 32 nolu parselin tamamını ve 107 ada 13 nolu parselin yarı payını ...'e devrettiği, daha sonra da muvazaa iradesini gizlemek düşüncesiyle ve yasal zorunluluk bulunmadığı halde mahkemeden alınan satış kararı vesile yapılarak 107 ada 13 nolu parselinin diğer yarı payı ile 106 ada 11 ve 9 nolu parsellerinin tamamını da emanetçi ara malik olan ... vasıtasıyla ...'e aktardığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır.Hâl böyle olunca, tüm taşınmazlar hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, kısmen kabul kısmen red kararı verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de, keşfen saptanan dava değeri üzerinden yargılama sırasında eksik harç tamamlanmadığından, dava dilekçesinde belirtilen değer esas alınarak vekalet ücret tayini gerktiğinin düşünülmemesi doğru değildir.Davacıların temyiz itirazı ve davalının yalnızca vekalet ücretine yönelik temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, açıklanan nedenlerden ötürü hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA,, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davacılar vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden ve duruşmaya gelmeyen davalıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.10.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.