Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9034 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6124 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : SİNANPAŞA SULH HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 31/10/2012NUMARASI : 2006/541-2012/475Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın öncesinde davacının murisinin zilyetliğinde iken ölümünden sonra mirasçılarından Yusuf ile davalı arasında 23.12.1996 tarihli adi yazılı satış sözleşmesi yapıldığı, 23.8.2004 tarihinde yapılan kadastro çalışmasında ise anılan harici satış sözleşmeside değerlendirilerek 190 parsel sayılı taşınmazda Yusuf haricindeki mirasçılar ile davalının 1/4 er paydaş kılındığı ve halen taşınmazın aynı şekilde paylı mülkiyet üzere kayıtlı bulunduğu görülmektedir.Davacı Veli, kardeşleri ile birlikte paydaşı olduğu 190 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 8 yıldır davalı tarafından tasarruf edildiğini, kendi haklarını kullanmalarına engel olunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isetiği ile eldeki davayı açmış, yargılama sırasında taşınmazda paydaş olan G. ve F.davaya müdahil olmuşlardır.Mahkemece yapılan araştırma, ve inceleme ile çekişme konusu taşınmazda tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planı veya fiili kullanma biçiminin olmadığı, taşınmazın tamamının davalı tarafından kullanıldığı saptanarak TMK nun 693/son maddesi gözetilerek pay oranında elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;Hemen belirtilmelidir ki, davanın derdest bulunduğu sırada yürürlükte bulunan 1086 Sayılı HUMK'nun 53 ve takip eden maddelerinde fer'i müdahaleye yer verilmiş ise de, asli müdahale yönünden yasal bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Ancak gerek uygulamada ve gerekse öğretide asli müdahale kabul edilmiştir. Buna göre önceden açılan bir davada dava konusu şey üzerinde davanın tarafları dışında müstakil hak iddia eden kişinin durumu asli müdahaledir. Her ne kadar 1086 Sayılı Yasada bu konuda bir yasal düzenleme bulunmuyor ise de, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Yasanın 65. maddesinde asli müdahale hüküm altına alınmıştır. Ne varki; paydaşlardan G. ve F.gerek başvuru gerekse nispi harç ödemediklerine göre, onlar yönünden usulüne uygun asli müdahale ve müstakil hak talebinin varlığından söz etme olanağı yoktur.Bu durumda; ecrimisil bölünebilir nitelikte bir alacak ise de paydaşlardan G.ve F. harçlandırılmış müstakil bir hak talebi bulunmadığı halde ecrimisile hükmedilmiş olması isabetsizdir.Hal böyle olunca; sadece davacı Veli yönünden payı karşılığı belirlenecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.