MAHKEMESİ: KONYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 11/06/2009NUMARASI: 2008/42-2009/245Taraflar arasında görülen davada;Davacı, maliki olduğu 32 parsel sayılı taşınmazını gayri resmi evlendiği davalıya ölünceye kadar bakma akti ile temlik ettiğini, ayrıca evilik sırasında altın takı ve para verdiğini, ancak davalının daha sonra bakım borcunu yerine getirmeyerek evi terkettiğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil ile davalıya verilen altın ve paralar nedeniyle uğradığı zararın tazminine karar verilmesini istemiştir.Davalı, davayı takip etmemiştir.Mahkemece, gayri meşru ilişkinin devamı için verilenlerin geri alınamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekilince tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, gayri meşru ilişkinin devamı için verilenlerin geri alınamayacağı (B.K. 65. md.) gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 32 parsel sayılı taşınmazın davacı adına kayıtlı iken ölünceye kadar bakma akti ile 2.11.2007 tarihli akitle davalıya temlik edildiği anlaşılmaktadır.Davacı, bakım borcunun davalı tarafından yerine getirilmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Mahkemece, evlilik sırasında davalıya verildiği ileri sürülen altın takı ve paralar yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlek yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, mahkemece çekişme konusu 32 parsel yönünden araştırma ve inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekirki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 5l7. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.Öte yandan, BK.nun 517/son maddesi hükmüne göre; Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”Uyuşmazlığın değinilen hüküm (BK.nun 517/son maddesi) uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hükme yeterli araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere davanın reddedilmesi doğru değildir.Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi uyarınca) 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.