Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9023 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13000 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ORTACA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 27/11/2013NUMARASI : 2006/160-2013/944Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma isteği değerden reddedilerek, dosya incelendi, Tetkik Hakimi . . .'ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;KARARDava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Davacı, 782 parsel sayılı taşınmazının kimliği bilinmeyen kişi tarafından sahte kimlik ve belgeyle davalı Emine'ye satıldığını, bu satıştan kısa bir süre sonra davalı Emine'nin de taşınmazı diğer davalı Yalçın'a satış yoluyla temlik ettiğini, ikinci temlikin, sahte belge ile yapılan satışın devamı niteliğinde olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesi talep etmiştir.Davalı Emine, taşınmazı iyiniyetle bedelini ödemek suretiyle ve tapu siciline güvenerek satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.Davalı Yalçın ise tapu siciline güvenerek taşınmazı 60.000.000.000 TL bedelle satın aldığını, zeminden 1,5-2 metre aşağıda iken masraf yaparak ve harfiyat döktürerek bu günkü seviyesine getirdiğini ve fiilen kullandığını belirterek, davanın redddini istemiştir..Mahkemece, davacının davalıların kötüniyetli olduklarını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, davacıya ait 782 parsel sayılı taşınmazın 01.07.1999 tarihinde resmi akitle davalı Emine'ye belgeler kullanılarak temlik edildiği, Emine tarafından da diğer davalı Yalçın'a 12.11.1999 tarihinde satış suretiyle devir edildiği, taşınmazın ilk satışına ilişkin olarak, sahte belge düzenlenmesi ve bu suça iştirak suçundan açılan kamu davası sonucu Muğla Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/235 Esas-2011/350 Karar sayılı ilamı ile sahtecilik sabit görülmüş ancak bir kısım kamu görevlisi sanıkları ile davalılar Emine ve Yalçın'ın delil yetersizliğinden beraatlerine, akit tanıkları Kemal ve Bayram bakımından ise zaman aşımı nedeniyle davanın düşürülmesine karar verildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmıştır../..Hemen belirtilmelidir ki 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 53. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74.) maddesi gereğince, hukuk hakimi, ceza mahkemesinin vereceği beraat kararıyla bağlı değil ise de, orada belirlenen veya belirlenecek olguların eldeki dava bakımından bağlayıcı olacağı tartışmasızıdır.O Hâlde, çekişmeli taşınmazın sahtecilik yoluyla davalı Emine adına yapılan tescilinin illetten yoksun ve yolsuz olduğu kabul edilmelidir.Ancak, çekişmeli taşınmaz diğer davalı Yalçın'a satış suretiyle temlik edilidiğine göre, davalı Yalçın ikinci el durumunda olup, Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesi anlamında iyiniyetli olduğunun anlaşılması halinde TMK'nin 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanacağı ve ediniminin korunacağı kuşkusuzdur. Bilindiği üzere, hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla TMK'nin 2.maddesinin genel hükmü yanında tapulu taşınmazların el değiştirmesinde aynı Kanunu'nun 1023. maddesinin özel hükümler getirilmiştir. Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nin 1023. maddesinde aynen "tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3 ncü kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024.maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3 ncü kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.Tapulu taşınmazların intikallerinde,huzur ve güveni koruma,toplam düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin,iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır. Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.Somut olaya gelince, ikinci el durumundaki davalı Yalçın'ın ediniminin iyiniyetli olup, olmadığı yönünde mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda hükme elverişli bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın, davacı tarafın, 13/09/2007 tarihli celsede "Muğla Ağır Ceza Mahkemesi dosyasındaki beyanlarımız delilimizdir, bu nedenle yeniden tanık listesi veremedik..." şeklindeki söylemleri üzerine sözü edilen dosya incelenerek, davalı Yalçının kötüniyetli olduğuna dair bir beyan ve belge bulunmadığı gibi davacı tarafında davalıların kötüniyetini ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.../...Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, ceza davasında tanık olarak dinlenen kişilerin eldeki dava yönünden tanık sıfatıyla beyanlarının alınması, keşif yapılarak taşınmazın değerinin ve kimin tasarrufunda olduğunun saptanması, ikinci el durumundaki kayıt maliki davalı Yalçın'ın iyiniyetli olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde açığa çıkartılması; toplanan ve toplanacak delillere göre, TMK'nin 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp, yararlanamayacağının değerlendirilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle ve eksik soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.Davacı vekilinin bu yöne ilişkin olarak temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.