Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9018 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4739 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İNEBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 18/12/2013NUMARASI : 2013/143-2013/595Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir. Mahkemece, elbirliği halindeki mülkiyette paydaşlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğu, dolayısıyla davacının payına yönelik açtığı davada aktif dava ehliyetinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 7 ada 45 parsel sayılı taşınmazın 10/16 payı ve 7 ada 5 parsel sayılı taşınmazın tamamı davacının mirasbırakanı H. S.adına kayıtlı iken 27.8.2001 tarihli akitle davalı torunu M.. B..'ya satış suretiyle temlik etmesi ve mirasbırakanın 8.8.2007 tarihinde ölmesinden sonra, davacı Ö. S. Ö. anılan temlikin muris muvazaası ile illetli olduğu iddiası ile Çatalzeytin Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/52 E. 2010/17 K. sayılı dosyasında açtığı iptal ve tescil davasının, kabulle sonuçlandığı, deracaattan geçmek suretiyle 18.4.2011 tarihinde kesinleştiği ve taşınmazların davacı Ö. S.ile davalının annesi S. B. adlarına müştereken ve elbirliği mülkiyeti şeklinde tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı; davalının taşınmazların tamamını hiçbir bedel ödemeden kullandığı iddiası ile 8.10.2007 tarihinden itibaren dava tarihine kadar payı oranında ecrimisil isteği ile eldeki davayı açmış, davalı her iki taşınmazı da paydaş annesi S.B. teban kullandığını, 5 seneyi aşkın ecrimisil isteğinin ise zamanaşımına uğradığını savunmuştur. Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanunu'nun 701 ila 703. maddeleri arasında elbirliği mülkiyetine ilişkin yasal düzenlemelere yer verilmiştir. Aynı Yasanın 702/4. maddesi, ”ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır” hükmünü öngörmektedir. O halde, istisnai haller hariç ecrimisil davalarında anılan hükmün gözetilmesi gerekeceği açıktır. Ecrimisil, haksız işgalcinin mülkiyet sahibine ödemekle yükümlü bulunduğu en azı kira geliri, en fazlası mahrum kalınan kâr olan haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisil bölünebilir nitelik taşıdığından terekedeki ortaklığı oluşturan her bir ortağın kendi payı oranında ecrimisil istemesine yasal bir mani bulunmamaktadır. Nitekim gerek yargısal uygulamalar, gerekse öğretide anılan bu ilke kural olarak benimsenmiştir.Bilindiği üzere; muvazaa nedenine dayalı olarak verilen kararlar yenilik doğurucu değil, açıklayıcı nitelik taşırlar. Bu suretle oluşan kararlara konu işlemler yapıldıkları tarihten itibaren mutlak butlanla malul olup yapılmamış sayılırlar ve iptal hükmü geriye etkili olarak sonuç doğurur. Öte yandan, muvazaalı işleme taraf olan kişinin iyiniyetli olduğundan sözetme olanağı da yoktur. Tarafı bulunduğu işlem yok hükmünde olup, bu suretle oluşan tescil de yolsuz tescil niteliğindedir.Bu durumda, taşınmazların davalılar tarafından kullanıldığının ya da, tasarruf edildiğinin, anlaşılması halinde, pay oranında ecrimisil isteği yönünden hüküm kurulması gereklidir.Somut olaya gelince; mahkemece yukarıdaki ilkelere uygun, hüküm kurmaya elverişli bir inceleme ve soruşturmanın yapıldığından söz etme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, mahkemece yerinde keşif yapılarak, taşınmazların zeminde kullanım durumunun ve davalının taşınmazlara müdahalesi bulunup bulunmadığının tereddüde yer bırakmayacak biçimde saptanması, taşınmazların halen kimin tasarrufunda olduğunun açıklığa kavuşturulması, davalının müdahalesi saptandığında zamanaşımı savunmasında bulunduğu da gözetilerek davanın açıldığı tarihten geriye doğru beş yıllık ecrimisilin hesaplatılması, davacının payına isabet edecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddi doğru değildir.Davacının temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 Sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 Sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.