MAHKEMESİ: ADANA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/12/2010NUMARASI: 2010/63-2010/878Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaş olduğu 22 adet taşınmaza davalıların paylarından fazla yer kullanmak suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinde bulunmuştur.Davalılar, çekişme konusu taşınmazlarda sadece 335 ve 344 sayılı parselleri kullandıklarını, payları dışında bir kısım paydaşlarla da kira akitleri bulunduğunu, davacının çekişmeli taşınmazlardan çoğunu tasarrufu nedeniyle açılan ecrimisil davasının kabulle sonuçlandığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.Davanın reddine dair önceden verilen kararın, Dairece;"davacının paydaşı olduğu, tasarruf edebileceği bir yer bulunmayan davalıların kullanımında olan parseller yönünden davacının payı oranında elatmanın önlenmesi ve koşulların varlığı halinde belirlenecek haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisile hükmedilmesi..." gereğine değinilerek bozulması üzerine mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 7 adet parsel bakımından davalıların davacının payına müdahale ettikleri ve intifadan men olgusunun gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.09.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenlerden davalı asil N.B. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen asilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem ifa edilmek suretiyle davacının payı oranında elatmanın önlenmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Ancak, hükmüne uyulan bozma ilamında, koşullarının varlığı halinde ecrimisilin de hüküm altına alınmasına değinilmiş ve mahkemece ecrimisilin koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle belirlenen ecrimisile hükmedilmiş ise de, tüm dosya kapsamından, dava konusu edilen yerlerin uzun zamandan beri davalılar tarafından tasarruf edildiği anlaşılmaktadır. Anılan bu kullanma nedeniyle davacı tarafından bir ihtar çekilmediği gibi kullanıma karşı da çıkılmamıştır.O halde, uzun süre kullanmaya ses çıkartılmamış olması keyfiyetini muvafakat olarak değerlendirmek gerekir (B.K. md. 299 vd.hükmüleri.) Dava açılmış olmakla muvafakat geri alındığına göre, dava tarihine kadar olan davalıların kullanım sürecinde davalı tarafı fuzuli şagil olarak nitelendirmek olanaksızdır.Hal böyle olunca, ecrimisil isteği yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalıların, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.