Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8985 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 298 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İSCEHİSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 24/10/2013NUMARASI : 2012/7-2013/470Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.06.2015 Salı günü saat:09.51'de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi H. .. . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Davacılar; mirasbırakanları babaları Battal’ın maliki olduğu 110 ada 18 ve 34, 118 ada 4, 119 ada 6 ve 17, 127 ada 2 ve 128 ada 7 parsel sayılı taşınmazları kadastro sırasında torunu davalı Murat adına tespit ettirdiğini, ayrıca 129 ada 8 ve 139 ada 2 parsel sayılı taşınmazları da oğlu olan diğer davalı Cevdet’e satış suretiyle temlik ettiğini, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.Davalı Cevdet; mirasbırakana taşınmaz bedellerini fazlasıyla ödediğini, mirasbırakanın diğer mirasçılarına da kazandırmalar yaptığını, mal kaçırma amacı taşımadığını, davalı Murat; tapusuz olan taşınmazları kadastro tespiti ile edindiğini, mirasbırakanın tüm mirasçılarına taşınmaz verdiğini, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece; çekişme konusu taşınmazların temlikinin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mirasbırakan Battal’ın 01.08.2011 tarihinde ölümüyle geriye çocukları ve torunlarının mirasçı olarak kaldıkları, davacılar Atila, Ceylan ve Sait ile davalı Cevdet’in murisin oğulları, davalı Murat’ın oğlu Şükrü’den olma torunu olduğu, ayrıca dava dışı mirasçılarının bulunduğu, davaya konu edilen 110 ada 18 ve 34, 118 ada 4, 119 ada 6 ve 17, 127 ada 2 ve 128 ada 7 parsel sayılı taşınmazların 01.11.2008 tarihinde yapılan kadastro çalışması sırasında senetsizden davalı M.. T.. adına tespit edildiği, tesbitin 06.01.2009 tarihinde kesinleşerek taşınmazların davalı Murat adına tescil edildiği, 129 ada 8 ve 139 ada 2 parsel sayılı taşınmazların ise mirasbırakan Battal adına kayıtlı iken 14.5.2010 tarihinde davalı Cevdet’e satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır. ./..Hemen belirtilmelidir ki, davalılardan Murat adına kayıtlı 110 ada 18 ve 34, 118 ada 4, 119 ada 6 ve 17, 127 ada 2 ve 128 ada 7 parsel sayılı taşınmazların kadastro ile mirasbırakan tarafından haricen davalıya satıldığı belirtilerek senetsizden davalı adına tespit edildiği ve daha sonra tespitin kesinleşerek davalı Murat adına kayıt oluştuğu, tapusuz taşınmazlar üzerindeki zilyetlikten ibaret olan hakkın devri hususundaki aktin hiçbir şekil şartına tabi olmadığı gözetildiğinde, anılan taşınmazlar yönünden 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihatları Birleştirme Kararının uygulama yeri yoktur. Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Somut olaya gelince; yapılan araştırmanın hüküm vermeye elverişli olduğu söylenemez. Şöyle ki, deliller davalı Murat'a yapılan temlikler bakımından toplanmış, davalı Cevdet'e yapılan temlikler bakımından bir inceleme yapılmamıştır.Hâl böyle olunca; davalı Murat hakkındaki davanın reddedilmesi, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların tüm delilleri eksiksiz toplanarak mirasbırakan tarafından davalı Cevdet’e satış suretiyle gerçekleştirilen temlikin muvazaalı ve mal kaçırma amaçlı olup olmadığının yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda açıklığa kavuşturulması, gerektiğinde anılan temlikler yönünden tanıklar ve mahalli bilirkişilerin yeniden beyanlarına başvurularak mirasbırakanın gerçek irade ve amacının saptanması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması da doğru değildir. ../...Kabule göre de, mirasçılardan D.. T..’ın usulüne uygun bir davaya katılma talebi olmadığı halde, onun yönünden kabul kararı verilmiş olması da isabetsizdir. Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.