Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8976 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4536 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ANKARA BATI 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 05/03/2013NUMARASI : 2011/341-2013/63Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi,Tetkik Hakimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacılar, murisleri A.Ö. intikal eden dava konusu 2631 ve 1763 parsel sayılı taşınmazladan hiçbir şekilde tasarruf edemediklerini, davalının bu parselleri yıllardır kullandığını ve gelir elde ettiğini, buna rağmen bir bedel ödemediğini belirterek, 5 yıllık süre için 8.100 TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.Davalı, dava konusu taşınmazlarda kendisinin de hak sahibi olduğunu, davacıların payına isabet eden kısmı hiçbir şekilde kullanmadığını, davacıların intifadan men edilmediklerini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece; dava konusu taşınmazlarda, fiili paylaşım sonucunda davacıların murisine bırakılan kısmı davalının ekip biçmediği, herhangi bir gelir elde etmediği, davacıların iddialarını ispatlayamadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, dava konusu 2631 parsel ve 2763 parsel sayılı taşınmazlarda, davacıların murisi A.Ö. 3/ 32 ve davalının murisi R.Ö.3/32 oranında paydaş olup, dava dışı paydaşların da bulunduğu, fen bilirkişi rapor ve krokisinde, 2631 parsel sayılı taşınmazın B harfiyle ve 2763 parsel sayılı taşınmazın A harfi ile gösterilen yerlerin boş bırakılan - ekilip biçilmeyen - kısımlar olduğu, geri kalan bölümlerin ekili arazi olduğu; tanıkların, ekili olmayan boş bırakılan kısımların davacıların murisi A. Ö. ait olduğunu, bu bölümün davalı tarafından ekilmediğini beyan ettikleri anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, Türk Medeni Kanunun 599/ 1-2. maddesine göre" Mirasçılar, mirasbırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar.Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, mirasbırakanın ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve mirasbırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar."Bu durumda, dava konusu taşınmazlarda, davacılar ve davalının miras bırakanı aynı kişi olmadığına göre, davacıların, mirasbırakanları A.Ö.ölüm tarihi olan 23.9.2009 tarihinden önceki dönemide kapsar şekilde, külli halefiyet yoluyla dava tarihi olan 17.5.2011 tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre için ecrimisil talep etme haklarının bulunduğu tartışmasızdır.Bilindiği üzere, ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) Ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nin 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar. Öte yandan, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Somut olaya gelince, Mahkemece, yapılan keşif neticesinde düzenlenen fen bilirkişi raporu eki krokide A ve B harfleri ile gösterilen kısımların uzun zamandır ekilip biçilmediği, bu bölümlerin mirasçılar arasında yapılan fiili paylaşım sonucunda davacıların murisi Ali Özdemir'in hissesine isabet eden kısımlar olduğu kabul edilmiş ise de; paylı mülkiyet üzere olan dava konusu taşınmazlarda, tüm paydaşları bağlayan harici taksim sözleşmesinin bulunmadığı sabit olup; tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin ise oluşup, oluşmadığı açıkça saptanmadığı gibi, ziraat bilirkişilerince düzenlenen rapor içeriğine göre de, davacıların murisine isabet ettiği belirtilen krokide A ve B harfleri ile gösterilen kısımların en az 2 yıldır ekilip biçilmediği bildirildiği halde, bu husus üzerinde de durulmadığı görülmektedir.O halde, mahallinde yeniden konusunda uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılması, çekişmeli taşınmazların tüm paydaşlarını bağlayan harici taksim sözleşmesi bulunmadığı gözetilerek, tüm paydaşları bağlayan fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının, fiili kullanma biçimi oluşmuş ise, her bir paydaşa özgülenen bölümleri gösterir şekilde denetime elverişli olarak bilirkişilerden rapor alınması; buna göre, davacılara özgülenen bölümlerin kimin kullanımında olduğunun açıkca belirlenmesi; kullanılmıyorsa, ne zamandan beri kullanılmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir. Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.