Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8832 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5111 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : SİNCAN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 12/01/2012NUMARASI : 2011/34-2012/6Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacı, davalılar ile birlikte F.. A..ın mirasçısı olduğunu, çekişmeli 565 sayılı parselin Ö. E. mirasçıları adına tespit edildiğini, tespite itiraz davası sırasında kendisinin mirasçı olduğu gizlenerek taşınmazın davalılar adına tescilinin sağlandığını ileri sürerek imar sonucu oluşan tapuların miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmesini isteğinde bulunmuştur.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece 3402 sayılı Yasanın 12/3 maddesi uyarınca hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden 1953 yılında yapılan tapulama çalışmaları esnasında çekişmeli 565 parsel sayılı taşınmazın Ö. E.nin tapulu malı olduğu, Ö..in 1942 yılında öldüğü, ancak aile efradının kimler olduğunun bilinemediği açıklanmak suretiyle muris Ö. adına tespitin yapıldığı, gerçekten Ö. E.nin 1942 yılında öldüğü, mirasçıları olarak davalı çocukları ile eşiF..'nın kaldığı, Ö..in ölümünden sonra F..'nın yeniden evlendiği, bu evlilikten davacının dünyaya geldiği,F..'dan dolayı davacının da Ö.mirasçısı olduğu, dava dışı kişilerin ve Hazinenin tespite itiraz davası açtıkları, Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinde tespite itiraz davası görülürken, tarafların annesiF..'nın 1956 yılında öldüğü, tespite itiraz davasının kısmen kabulüne karar verildiği ve kalan kısmın 565 parsel numarası adı altındaÖ. mirasçılarından davalılar adına tesciline karar verildiği, verilen 1956/ 300-1959/1530 sayılı kararın 1971 tarihinde Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiği, bilahare taşınmazın ifraz edilerek 2750 ve 2751 sayılı parsellere ayrıldığı, yapılan imar uygulaması ile de birçok imar parselinin oluştuğu anlaşılmaktadır.Bilindiği ve 3402 sayılı kadastro yasasının 12/3. mddesinde düzenlendiği üzere bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Öte yandan kadastronun amacı kadastro tespit tarihinde bir taşınmazın geometrik ve hukuksal durumunun saptanması, tescile tabi taşınmazların sicil dışı bırakılmaması olarak tanımlanabilir.Somut olaya gelince; davadaki isteğin kadastro öncesi mi, yoksa kadastro sonrası neden mi olduğu hususu önem arzetmektedir.Somut olayda tapulama tespiti 1953 yılında yapılıp 1971 yılında kesinleşmiş, dava 2008 yılında açılmıştır. Ne var ki, tespit murisÖ. adına yapılmış olup,Ö. mirasçısı, tarafların annesiF.., gezici Arazi kadastro mahkemesinde dava devam ederken ölmüş, davalıların, anneleri F..'nın da öldüğünü bildirmesi üzerine mahkemece tüm mirasçılar davalılarmış gibi davalılar adına tescil kararı verilmiştir. Oysaki, o tarih itibariyle davacı da mirasçıdır ve davacı tespit tarihinden sonraki nedene dayalı olarak dava açmaktadır. Bu durumda hak düşürücü sürenin geçtiğinden sözedilemez.Hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.05 2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.