Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 88 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14939 - Esas Yıl 2013
Yanlar arasında görülen tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı idare vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi..... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Dava, tapu kaydında doğum tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, 283 ada 5, 191 ada 11, 27807 ada 94, 27762 ada 6 ve 14736 ada 5 parsel sayılı taşınmazların maliki E.. A..'in 1930 olan doğum tarihinin iptali ile 06.05.1924 olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. Hükmü, davalı idare temsilcisi temyiz etmiştir. Hemen belirtilmelidir ki; 22.07.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğü'nün “Mülkiyet Hakkının Tescili” başlıklı 27. (18.05.1994 tarihli ve 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicil Tüzüğü'nün 25.) maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgiler; malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası olarak belirlenmiştir. Görülüyor ki; bunların arasında malikin doğum tarihi yer almamıştır. Dolayısıyla, tapu kütüğünde bulunması zorunlu olmayan nüfus bilgisinin ilavesi veya düzeltilmesi dava yoluyla istenemez. Şayet, tapunun tesciline dayanak yapılan işlemde düzeltimi gerektirir bir hata yapılmışsa, bu hata 2013 tarihli Tapu Sicil Tüzüğü'nün 75. (1994 tarihli Tapu Sicil Tüzüğü'nün 87.) maddesi uyarınca, ilgilisinin başvurusu üzerine o maddedeki koşullar araştırılarak, idarece düzeltilmelidir. Davacı, murisinin maliki olduğu taşınmazların kaydında 1930 olarak yanlış yazılan doğum tarihinin nüfus kaydına uygun şekilde düzeltilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır. Bu durumda, sicil kaydında yer almayan tapu kayıt malikinin doğum tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi doğru değildir. Ancak gerekli araştırma ve incelemeler yapılarak tapu kayıt maliki ile davacının mirasbırakanı E..A.. aynı şahıs olduğu yönünde tam bir kanaat oluştuğu taktirde "Çoğun içerisinde az da vardır ."kuralı gereğince davanın tespit davası olarak değerlendirilerek aynı şahıs olduklarının tespitine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.