Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 879 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 10156 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : GEBZE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/12/2006NUMARASI : 2003/809-2006/528Taraflar arasında görülen davada;Davacı, ortak miras bırakanları A... N... çekişmeli taşınmazları mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı oğluna temlik ettiğini ileri sürerek tapuların iptali ile tereke adına tescilini olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile kısa kararda dava konusu tüm taşınmazlar yönünden hüküm kurulmuş, gerekçeli kararda dava konusu 828 ada 6 ve 7 parseller yönünden herhangi bir karar verilmemiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda dava konusu tüm taşınmazlar yönünden hüküm kurulmasına karşın kısa karara çelişkili olarak gerekçeli kararda dava konusu 828 ada 6 ve 7 parseller yönünden hüküm kurulmamış olması doğru değildir.Hal böyle olunca, mahkemece 10.4.1992 gün 1992/7 Esas 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.1.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.