MAHKEMESİ : TAVAS ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 30/01/2013NUMARASI : 2011/3-2013/48 Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar G. mirasçıları (H., H.l, M.r, A.., R., H. ve D.) vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, pafta değerlerine göre düzenlenen bilirkişi krokisi esas alınarak tecavüzün bulunduğu gerekçesi ile elatmanın önlenmesi isteğinin kabulüne; ecrimisil isteğinin ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, yıkım isteği olduğu halde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken verilmemesi doğru değil ise de bu husus temyize getirilmediğinden bozma nedeni yapılmamıştır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 2026 parsel sayılı taşınmazın davacı Hüseyin ile davacılar F., N., C. ve A.'in mirasbırakanları H. ve davacılar G., F. ve E.mirasbırakanları M. adına 1/3'er pay oranında kayıtlı olduğu ve komşu 2025 parsel sayılı taşınmazın ise davalılar H.E., M. ve G. adına ¼ er pay oranında kayıtlı olduğu ve 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca çekişmeli yer ve çevresinde idari yoldan başlatılan düzeltme çalışmaları sonucu dava konusu taşınmazlarda sınırlandırma hatası yapıldığı gerekçesi ile Kadastro Müdürlüğünce 01.11.2010 tarihinde 2025 parselin kadastro paftasında 2025 ve 2026 parsellerin tamamını, 2026 parselin ise kadastro paftasında 2027 parselin tamamını kapsadığı şeklinde tespitte bulunulduğu ve 10.01.2011 tarihinde sözkonusu düzeltme işleminin yapıldığı,maliklerin düzeltme işleminin kendilerine tebliğinden itibaren 30 günlük süre içerisinde sulh hukuk mahkemesine dava açmadıkları ancak eldeki dava nedeniyle Kadastro Müdürlüğünün işlemi kesinleştirmediği anlaşılmaktadır. Öyleyse, çekişmenin 3402 sayılı Kadastro Yasasının 41. maddesinde değinildiği üzere sınırlandırma hatasından kaynaklandıgı gibi orijinal ölçü krokisi ve ölçüm değerlerine aykırı çevirme yapılarak düzenlenen pafta ve çapa dayalı sicil oluşturulduğu da tartışmasızdır. Bilindiği üzere kadastral pafta ve çap kayıtları iptal edilinceye değin ya da 3402 sayılı yasanın 41. maddesi hükmünce düzeltilinceye kadar hukuki varlıklarını korurlar. Ne var ki, değinilen hususlar mahkemece gözardı edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilke ve olgular gözetilmek suretiyle davalılara 3402 sayılı Yasanın 41. maddesine göre yapılan düzeltme işlemini tapuya yansıtmaları (tescili sağlamaları) için süre verilmesi, merciine başvuru yapıldığının anlaşılması halinde, sonucunun beklenmesi ve ortaya çıkacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, bu çerçevede işlem yapılmadan sonuca gidilmesi ve noksan soruşturmayla davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi mahkemece fen bilirkişinin rapor ve krokisi esas alınmak suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiş ise de sözü edilen yapıların ayrı ayrı hangi davalıya ait olduğu keşfen belirlenmede 6100 sayılı HMK'nin 297/2. maddesi hükmüne aykırı olarak infazı mümkün kılmayacak ve tereddüt doğuracak şekilde hüküm tesisi de isabetsizdir. Davalılar G. mirasçıları (H., H.l, M., A., R., H.ve D. vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile yerel mahkeme kararının (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.