MAHKEMESİ: ALİAĞA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 20/02/2007NUMARASI: 2006/119-2007/42Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden paydaşı bulunduğu 10 parsel sayılı taşınmaza davalının tel çit, duvar ve kapıyı yıkmak, ayrı bir çit çekmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp elatmanın önlenmesine, çit ve kazıkların yıkımına, 750,00.-YTL ecrimisil ve eski hale getirme bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, dava ve ceza zamanaşımı sürelerinin dolduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın paylı mülkiyet üzere olup tarafların taşınmazda kullandıkları yerler bulunduğu, taşınmazın harici taksiminin yapıldığı ve özel parselasyonun harita ve krokiye dayalı olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve tazminat isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden, toplanan delillerden, çekişme konusu 10 parsel sayılı taşınmazın taraflar ve dava dışı şahıslar arasında paylı mülkiyet üzere olduğu, anlaşılmaktadır.Davacı, davalının taşınmaza yapılaşmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir. Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere Türk Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanununun 213, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, Medeni Kanunun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan ilke ve olguları kapsar şekilde bir araştırma ve uygulama yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Taraflar arasında, aynı taşınmazla ilgili olarak ceza mahkemesinde görülen dava dosyasına çekişmeli taşınmazı da içine alacak şekilde özel parselasyon planı ibraz edilmiş, ancak sözü edilen özel parselasyon planı getirtilerek mahalline uygulanmamıştır.Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle soruşturmanın tamamlanması, ceza mahkemesinde belirlenen olguların eldeki dava yönünden değerlendirilmesi, toplanan ve toplanacak bütün deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilip yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.09.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.