Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 87 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16054 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.-KARAR-Dava; ecrimisil isteğine ilişkindir.Davacı, kayden paydaşı olduğu 104 ada 71 parsel sayılı taşınmazın tamamının rızası dışında öteki paydaş olan davalı tarafından kullanıldığını ileri sürerek; 2004 ile 2008 yılları arası için 7.500,00 TL ecrimisilin tahsili isteğinde bulunmuştur.Davalı, zamanaşımı itirazında bulunmuş, davanın esası bakımından ise taşınmazın bir bölümünü dava dışı ...’den satın aldığını, geriye kalan bölümünü de babasının kendisine verdiğini, ancak kadastro tespiti sırasında yurtdışında bulunduğundan taşınmazın davacı ile kendisi adına paylı olarak tescil edildiğini, bu nedenle taşınmazı ekip biçtiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.Davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesi; ''... davalı, kadastrodan önceki nedenlere dayanarak taşınmazın tamamının kendisine ait olduğunu ileri sürmektedir. Şu durumda, mahkemece; davalının, davacının mülkiyet hakkını inkâr ettiği, bu nedenle intifadan men koşulu aranmayacağı gözetilerek ecrimisilin bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi ve ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin tümüyle reddi doğru görülmemiştir.'' gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki, mahkemece bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak, kayden davacı ile davalının ½ şer paylarla maliki olduğu tarla vasfındaki taşınmazın tamamının davalı paydaş tarafından kullanıldığı belirlenmek ve benimsenmek suretiyle ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Davalının öteki temyiz itirazlarına gelince;Hemen belirtmek gerekir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Bu ilkeler ışığında hükme esas alınan bilirkişi raporu değerlendirildiğinde, raporun yeterli, ayrıntılı ve denetlenebilir nitelikte olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Şöyle ki; somut olayda buğday ürünü üzerinden ecrimisil hesabı yapılmış ise de; buğdayın dekara göre verim değeri ve yıllara göre birim fiyatı ile ilgili resmi veriler tarım müdürlüğünden getirtilmediği gibi, üretim giderleri bakımından da bir değerlendirmenin yapılmadığı görülmektedir.Hal böyle olunca, mahkemece ecrimisil istenen yıllara göre buğday ürününün dekara göre verim ve birim fiyatlarının sorulması, getirtilecek resmi veriler esas alınarak buğday ürününden elde edilecek gelirin ve taşınmazın büyüklüğüne göre üretim giderlerinin hesaplanması, elde edilecek gelirden üretim giderleri düşülmek suretiyle net gelir miktarı üzerinden davacının payı oranında ecrimisile karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna göre yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları belirtilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.