Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8671 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 4819 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ: İZMİR 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 12/12/2011NUMARASI: 2010/411-2011/496Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;Dava, tapu iptal isteğine ilişkin olup, yargılama sırasında davacılar cevaba cevap dilekçelerinde taleplerini, tapu iptali ve mirasçılar adına tescil olarak açıklamışlardır. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki; tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği -dolu pafta sistemi – genel ilkesi ile bağdaşmaz. Ne var ki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtay’ın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)Her ne kadar aşamada tapu iptali ve tescil isteği olarak talep açıklanmışsa da, usuli dairesinde ıslah suretiyle tescile ilişkin bir davanın bulunduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca; yukarıdaki ilkeler gözetilerek işlem yapılması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsiz olduğu gibi, kabule göre de İzmir 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin 12.10.2009 tarih, 2009/1113 esas, 2009/1130 karar sayılı mirasçılık belgesinde miras bırakan H.’nin kardeşi A. Ö.’tan söz edilmiş, ancak mirasçılar arasında gösterilmemiştir. Mahkemece, muris H.’nin kardeşi A.’in mirasçılık durumu açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidilmiş olması da doğru değildir.Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.7.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.