Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8610 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8740 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : ADANA(KAPATILAN) 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 26/02/2014NUMARASI : 2013/75-2014/97Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .. . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, gabin hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir.Davacılar, mirasbırakanları Mustafa 8754 ada 4 parseldeki 1 nolu bağımsız bölümünü kanser hastası olduğu şuursuz dönemde davalıya satış suretiyle temlik ettiğini, bir bedel de ödenmediğini ileri sürerek tapunun iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, hak düşürücü sürenin dolduğunu,murisin hür iradesi ile tasarrufta bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 8754 ada 4 parseldeki konut niteliğindeki 1 nolu bağımsız bölümün 10.06.2008 tarihinde davalının kardeşi Ramazan tarafından davacıların mirasbırakanları Mustafa 30.000,00 TL bedelle satış suretiyle temlik edildiği murisin de davalıya 35.000,00 TL bedelle 29.12.2011 tarihinde yine satış suretiyle devrettiğini, 1966 doğumlu Mustafa'nın 07.07.2012 tarihinde öldüğü,geriye eşi davacı Meliha ile müşterek çocukları davacılar Esin ve Yeşim'i mirasçı olarak bıraktığı, davacıların murislerinin yaptığı temlikin gabin ile illetli olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; sözleşmenin gabin (aşırı yararlanma) nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki oransızlığın, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmaya, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış 6098 s. Türk Borçlar Kanunun (TBK) 28. (818 s. Borçlar Kanunun (BK) 21) maddesi ile aynen; “Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.” hükmüne yer verilmiştir../..O halde, aşırı yararlanmadan (gabinden) söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı oransızlık yanında, bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene), sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteme hakkı verir.Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde zarar gördüğünü iddia edenin kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir.Somut olaya gelince; toplanan deliller yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde öncelikle taşınmazın aksi ispat edilemeyen akitteki satış bedeli ile keşfen saptanan gerçek bedeli arasında aşırı oransızlık bulunduğu sabittir. Gerçek bedelin ödendiği de kanıtlanmış değildir.Diğer taraftan; davacıların murisinin akit tarihi itibariyle kanser hastalığından tedavi gördüğü ve aldatılmaya müsait bir kişiliğe sahip bulunduğu, akdin tecrübesizlik ve düşüncesizliğinden kaynaklanarak gerçekleştirildiği de anlaşılmaktadır. Kaldı ki davalının satıcıyı tanıdığı ve onun hastalığını bildiği veya bilecek durumda olduğu da tartışmasızdır.Bu durumda, temliki işlemde gabin'in objektif ve subjektif unsurlarının gerçekleştiği kabul edilmelidir.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacılar vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.