MAHKEMESİ : ALANYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 03/04/2007NUMARASI : 2006/24-141Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 338 ada 1 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, komşu 2 no’lu parsel maliki davalının imar kanununa aykırı olarak arsasına 7 katlı bina inşa ettiğini, ayrıca taşınmazına foseptik çukuru açtığını ileri sürüp el atmanın önlenmesi, foseptik çukurunun yıkılması ve kullanıma başlandığından yıkım tarihine kadar belirlenecek ecrimisile karar verilmesini istemiştir.Davalı, dava konusu bina ve foseptik çukurunun başka bir paydaş tarafından kendisinin pay satın almasından önce yapıldığını, yapılmış binadan arsa payı satın aldığını, dava konusu foseptik çukurunun yapılan imar uygulaması ile kendi parseli dışında kaldığını, ayrıca taşınmazın tüm paydaşlarının davaya dahil edilmesi gerektiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu foseptik çukurunun davalıdan önceki malik tarafından yaptırıldığı, davalının yargılama sırasında taşınmazdaki payını satarak hissedarlığının sona erdiği, tek başına davalıya karşı dava açılmasının usule aykırı olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü -KARAR-Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davalının kendi taşınmazına yapmış olduğu foseptik çukurunun uzantısının davacı taşınmazına taşkın olduğu mahkemece yapılan uygulama ve araştırma ile belirlenmiştir. Öte yandan, davalının dava konusu taşınmaza komşu 2 no'lu parseldeki mülkiyetten kaynaklanan hakkını dava aşamasında dava dışı kişiye sattığıda kayden sabittir. Dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği,hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur.Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HUMK.nun 186. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Kendiliğinden (resen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı,sonucuna göre işlem yapılmalıdır. Somut olaya gelince; yukarıda değinilen ilkeler gereğince usuli işlemler ikmal edilmeden yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi, 2 no'lu parsel maliklerinin tümünün davada yer almalarının gerektiği hususunun gözetilmemiş olması da isabetli değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.09.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.