MAHKEMESİ : ENEZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/02/2013NUMARASI : 2009/63-2013/13Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.-KARAR-Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.Mahkemece, dava konusu 198 sayılı parsel yönünden davanın kabulüne, 24 adet taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmiştir.Toplanan delillerden ve tüm dosya içeriğinden, davacının paydaşı olduğu 25 adet taşınmazın tamamının davalılar tarafından kullanıldığını ileri sürerek, 27.10.2004-27.10.2009 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisil istekli eldeki davayı açtığı, dava tarihi 22.4.2009 olan Enez Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 28.12.2010 tarih, 2009/62 E-2010/207 K sayılı kararı ile dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak ortaklığın giderilmesine karar verildiği, taşınmazların büyük bir kısmının bağ ve tarla niteliğinde olduğu, 766 sayılı parselin bahçeli kerpiç ev, samanlık (ev ve müştemilatı Hamit Bakakoğlu'na ait), 764 sayılı parselin bahçeli kargir ev, ağıl ve samanlık (ev ve müştemilatı davalı A.'e ait), 762 sayılı parselin arsa, 367 sayılı parselin çayır niteliğinde olduğu, tarla niteliğindeki 197 sayılı parselin 26.5.2008 tarihinde dava dışı E.isimli kişi tarafından; 198 sayılı parselin ise aynı tarihte davalı Y. tarafından dava dışı üçüncü kişiye 6 yıllığına kiraya verildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtilmelidir ki, dava konu taşınmazda taraflar paydaştırlar. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan her zaman payına vaki elatmanın önlenilmesini ve/veya ecrimisil istiyebilir. Elbirliği mülkiyetinde de paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine ecrimisil davası açabilir.Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı ecrimisil davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır. Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz. Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.02.2002 gün ve 2002/3-131 E, 2002/114 K sayılı ilamı)Bilindiği ve, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, kötüniyetli zilyetten istenebilecek bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır.Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan olumlu zarar ile kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK'nun 25.02.2004 günlü ve 2004/1-120-96 sayılı kararı)Öte yandan, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere uygun şekilde HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir. Bu nedenle, özellikle tarım arazilerin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler getirtilmeli, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu tarım il veya ilçe müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için birim fiyatlar getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir. Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek resen emsal araştırılmalı, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir.Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilmesi gerekmektedir.Somut olayda, mahkemece yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve davalı Yılmaz'ın beyanlarına göre ecrimisil istenen dönemde dava konusu taşınmazların davacı tarafından hiç kullanılmadığı, büyük bir kısmının buğday ve ayçiçeği ekilmek suretiyle uzun zamandır davalılarca kullanıldığı, taraflar arasında rızai/fiili bir taksim bulunmadığı sabit olup, doğal semere veren tarla, bağ, bahçe niteliğindeki yerler için intifadan men olgusunun aranmayacağı, davalılarca kullanıldığı bildirilen ev niteliğindeki taşınmazlar yönünden ortaklığın giderilmesi davası açılmakla intifadan men'in gerçekleştiği gözetilmeksizin ve hangi taşınmazların, ne kadar zamandan beri, kim tarafından, ne şekilde kullanıldığı yönünde belirleme yapılmaksızın sonuca gidildiği görülmektedir.Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda bilirkişiler eşliğinde mahallinde yeniden keşif yapılıp tarafların gösterecekleri tanıklarla mahalli bilirkişilerin beyanlarına başvurularak, 764 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına göre üzerindeki ev ve müştemilatın davalı Ahmet'e ait olduğu ve kiraya verilen yerler yönünden 26.5.2008 tarihli sözleşmeler de gözetilerek, hangi taşınmazların, ne kadar zamandan beri, hangi davalı tarafından, ne şekilde kullanıldığının tespit edilmesi, sonucuna göre davacının payı oranında belirlenecek ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.