Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8555 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 5800 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : GÖMEÇ(KAPATILAN) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/07/2009NUMARASI : 2004/110-2009/78Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ve bir kısım davalılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;“Davacı asıl ve birleşen davalarında; çekişme konusu taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduklarını, davalılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşmadığını, Kadastro Kanununun getirdiği sınırlamaların dikkate alınmadan kadastro tespitlerinin yapıldığını, tespitlerde 11 parça taşınmaza da aynı vergi kaydının uygulandığını ileri sürerek, tapu iptali ve Hazine adına tescil istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; dava konusu 245 ada 77, 78, 79, 80, 81, 82, 83, 4, 85, 86 ve 87 parsel sayılı taşınmazların aynı vergi kaydı uygulanmak suretiyle ve zilyetliğe dayalı olarak yapılan kadastro tespitlerinin 02.04.1999 tarihinde kesinleştiği, bazı davalıların tespitten sonraki satış yoluyla gerçekleşen el değişiklikleri neticesinde malik oldukları; mahkemece yerinde yapılan uygulamalar sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarıyla, çekişmeli 77, 78, 79 ve 80 parsel sayılı taşınmazların özellikleri ve nitelikleri itibariyle 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi kapsamında devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden oldukları; 87 sayılı parselin ise, özel mülkiyete konu teşkil edebilecek tarla ve zeytinlik vasfında olup, zilyetlikle iktisap koşullarının da oluştuğu duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmek ve benimsenmek suretiyle anılan taşınmazlar bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Bu yönlere değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Diğer dava konusu taşınmazlar bakımından ise, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulamaların, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğu söylenemez. Hal böyle olunca; memleket haritaları ve hava fotoğrafları (tespit tarihindeki ve tespitten 20 yıl önceki harita ve fotoğraflar) getirtilerek, mahkemece yapılan uygulamalar sonucu düzenlenen raporlar arasında çelişki olduğundan, harita mühendisi, orman mühendisi ve ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi heyetiyle birlikte ve yerel bilirkişi dinlenilmek suretiyle yerinde yeniden keşif yapılması; çekişmeli taşınmazlara uygulanan vergi kaydı ile komşu parsellere tatbik edilen vergi ve tapu kayıtlarının mahallinde uygulanarak sınırların birbirlerini okuyup okumadıklarının tespit edilmesi ve keşfi izlemeye yeterli ve infaza elverişli kroki düzenlettirilmesi, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi, taşınmazların niteliklerinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir hüküm kurulması gerekirken, noksan soruşturmayla yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Öte yandan, hüküm tarihinden sonra 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesi hükmü ile 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 36.maddesi hükmüne ilave edilen 36/A maddesi düzenlemesi ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kadastro tespit işlemlerine göre açılacak veya açılan dava ve bu davalar sonucu davanın kabulü halinde davalı tarafın yargılama giderlerinden ve HUMK.'nun 423/3. ve 29.5.1957 tarih 4/16 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bu giderlerden sayılan harç ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağı hükmü öngörülmüş ve anılan bu yasal düzenlemenin infaz aşamasına kadar geçen süre içerisinde de gözetilmesi gerektiği öngörülmüştür.Öyle ise, anılan yasal düzenlemenin eldeki davalara da geçmişe etkili olarak uygulanması gerekeceğinden kabul kapsamındaki taşınmazlar bakımındanda davalı tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması yönünde karar verilebilmesi bakımından da hüküm bozulmalıdır.Davacı Hazine vekili, davalı C.vekili, davalı şirket vekili, davalı Y. vekili, davalı L. vekili, asıl dosyanın davalıları vekili ile davalı M. A. B.’ın bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.7.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.