MAHKEMESİ: ZEYTİNBURNU 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ, TARİHİ: 08/12/2005NUMARASI: 2005/6-2005/443Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, miras bırakanları S.. K.. mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla 229 parsel sayılı taşınmazdaki ..nolu dairesini gelini olan davalı Ş..a satış suretiyle temlik ettiğini, temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapunun iptali isteğinde bulunmuşlardır.Davalılar, satışın gerçek olduğunu, miras bırakanın tüm mirasçılarına taşınmaz temlik ettiğini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davalı T... hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalı hakkındaki davanın, temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle, kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılardan Ş...K... tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . ..raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Getirtilen kayıt örneklerinden dava dışı başka paydaşların da bulunduğu görülmektedir.Bilindiği üzere;elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur. Medeni Kanunun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin ( ortaklığın ) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan herbirinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, Medeni Kanunun 701. maddesinde (... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır. Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır. Medeni Kanunun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarih 1982/3-2 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir. Somut olayda, elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar F.. ile Ö...bulunmaktadır. Öte yandan, davacı tescil isteği olmaksızın tapu iptali isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Hemen belirtmek gerekirki; tapu kaydına (zilyetliğe) dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 1981/8-80 Esas, 1983/1162 Sayılı Kararı.)Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde öncelikle davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması ya da miras şirketine Medeni Kanunun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi, sonra davacıya tescil davası açması için mehil verilmesi, açıldığı takdirde her iki davanın birleştirilmesi, ondan sonra işin esasına girilerek delillerin toplanarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davalı Ş...K..temyizi yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.09.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.