Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8457 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20127 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : KÖRFEZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/06/2013NUMARASI : 2012/745-2013/884Taraflar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi .... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; kat irtifakı ya da kat mülkiyeti kurulu olmayan arsa nitelikli 447 ada 14 parsel sayılı taşınmazda davacının dava dışı kişiler ile birlikte paydaş olduğu, davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı ve taşınmazda yer alan üç katlı binanın 3. katını davacının muvaffakati ile kullandığı ancak dava açılmadan önce 26.09.2011 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile davacının, muvafakatini geri aldığı, davalının davacının gelini olduğu anlaşılmaktadır.Bilindiği ve TMK'nin 683. maddesinde düzenlendiği üzere; ''Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir.''Mülkiyet hakkının sağladığı yetkilerin malik tarafından gereği gibi kullanılmasını önleyen ve üçüncü kişilerden gelen etkilere karşı korunma aracı olarak haksız elatmanın önlenmesi, taşkınlığın giderilmesi, durdurulması için, elatmanın önlenmesi davası hakkı tanınmıştır.Burada önemle vurgulanmalıdır ki, Yasa hükmünde “haksız elatmadan” söz edilmiş olması karşısında, bütün bu davranışların haksız olması, davalının bir hakka dayanmaması gerekli ve yeterlidir. Öte yandan ecrimisil, taşınmazı haksız kullananın, malike ödemekle yükümlü olduğu bir bedeldir.Tüm bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davacı taşınmazın kayıt maliki olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 683. maddesinden kaynaklanan mülkiyet hakkına dayanmaktadır. Davacı, maliki olduğu konutu kullanması için dava dışı oğlu ve davalı gelinine tahsis etmiş, oğlunun taşınmazdan ayılmasıyla davalı taşınmazı davacı malikin onayına dayalı olarak tasarruf etmiştir. Bu durumda davacı tarafından verilen onay devam ettiği sürece konutun davalı gelini tarafından kullanımının haksız olmadığı açıktır.Ne var ki; davacı 21.09.2011 tarihli ihtarname keşide ederek davalıya taşınmazı tahliye etmesi için 6 aylık süre vermiş, ihtarname 26.09.2011 tarihinde davalıya tebliğ edildiği halde davalı kullanımını sürdürmüş, eldeki dava ise 25.09.2012 tarihinde açılmıştır.Hal böyle olunca; davacının muvafakatini ihtarname keşide etmekle geri aldığı ve ihtarname ile verilen süreden sonra davalının taşınmazda fuzuli şağil durumunda bulunduğu gözetilerek el atmanın önlenmesi ve ecrimisile hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirime ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacının bu yöne değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.