Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8456 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18486 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : ÖDEMİŞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 21/06/2013NUMARASI : 2011/187-2013/348 Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Davacı; miras bırakan babası "H.oğlu M.K.K. kayden maliki olduğu 3387, 2022, 1796, 4378, 4374 ve 4377 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında soyadının "K.", 836 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında ise "K.", olarak yer aldığını gerçekte nüfus kayıtlarına göre murisinin soyadının "K.", olduğunu ayrıca miras bırakan annesi "H. kızı H. K."'ın kayden maliki olduğu 854 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında soyadının "K." olarak yer aldığını gerçekte nüfus kayıtlarıan göre murisinin soyadının "K." olduğunu ileri sürerek, anılan taşınmazların tapu kayıtlarında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesini istemiş, yargılama sırasında ıslah ile 1796 ve 3387 sayılı parsellerin tapu kayıtlarında miras bırakan babası "H. oğlu M. K."'in adının sadece "K." olarak yer aldığını, gerçekte nüfus kayıtlarında murisinin adının "M.K." olduğu ileri sürerek, anılan taşınmazların tapu kayıtlarında murisinin adının da nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nin 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır. Tapu Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir. 1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir. 2- Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir. 3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır. 4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir. 5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir. Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir. Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir. Tapu Müdürlüğü yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır. Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; 2022 sayılı parselin 28.02.1948 tarih, 70 nolu, 04.12.1953, tarih, 10 nolu ve 29.05.1945 tarih, 166 nolu, tapu kayıtlarına göre tespit ve tescil gördüğü, anılan tapu kayıtlarının geldi kayıtları incelendiğinde; kayıt malikinin " H.K.karısı ve H.A.kızı S.malı iken 949 yılında ölerek verasetinin evlatları Ali ve M. K.ve Emineye kaldığı.." 'nın beliritildiği, gerçekten anılan bu kişilerin davacının murisi babası "H.K. oğlu M. K.K."'ın anne, baba ve kardeşleri ile aynı kişiler olduğu, nüfus kayıtları ile irtibartın sağlandığı; 854 parsel sayılı taşınmazın edinme sebebinde; "S. oğlu H. K. ceddinden kalma malı olup yirmi yılı aşan bir zamandan beri nizasız fasılasız ve malik sıfatıyla zilyet ve tasarrufunda iken 1967 yılında dul olarak ölümüyle verasetini evlatları Mehmet, Fatma, Hatice, Cevriye ve Ülfet'e terk ettiği.." gerçekten anılan bu kişilerin davacının murisi annesi "H. K. kızı H.K."'ın baba ve kardeşleri ile aynı kişiler olduğu, nüfus kayıtları ile irtibartın sağlandığı ayrıca, 836 sayılı parselin edinme stununda; davacıların murisinin tapulama tutanağına adının önce "K." olarak aktarıldığı, bilahare sunulan kimlik belgesine göre gerekli düzeltmenin yapılarak bu defa "K." olarak yazıldığı anlaşılmaktadır. Davaya konu edilen 4374 sayılı parselin tapulama tutanağında adı geçen "Ali"'nin ise nüfus kayıtlarına göre davacının miras bırakan babası "M. K.K."'ın kardeşi olduğu görülmektedir. Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunmadığı bildirildiği gibi taşınmazların bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunmadığının saptandığı ayrıca mahkemece keşif yapılarak, istem konusunda tanıkların dinlendiği, yapılan inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığı açıktır. Hâl böyle olunca; tapu kaydındaki kişiler ile davacının miras bırakanlarının aynı kişi olduğu duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptandığına göre davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.