Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8423 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 5536 - Esas Yıl 2013
Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldüDava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve terekeye iade isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın 6100 sayılı HMK'nın 150/5. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; tarafların ortak miras bırakanı H..A..'ın kadasro tutanağındaki anlatıma göre; 1 parsel sayılı taşınmazını 1960 tarihinde dava dışı oğlu Al.ye, A.nin dava dışı oğlu Sebahattin'e satış suretiyle temlik ettiği, çekişmeli taşınmazın bu sebeple kadastro çalışmaları sırasında 31.12.1996 tarihinde S..adına tespit ve tescil gördüğü, S..'nin ölümüyle geriye mirasçısı olarak davalıların kaldığı, davacının; anılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı, miras bırakan H..'nin ise 02.10.1971 tarihinde öldüğü, geride mirasçı olarak davanın tarafları ile dava dışı kişilerin kaldığı, yargılama sırasında murisin terekesine C..Ç.in temsilci tayin edildiği anlaşılmaktadır.Somut olayda istek; tereke adına iptal ve tescil olduğuna göre, Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi hükmü uyarınca terekeye temsilci atanmak suretiyle davanın yürütülmesi doğrudur ve asıldır. Ne varki; tereke temsilcisi hiç bir oturuma katılmamıştır.Hemen belirtilmelidir ki, terekeye temsilci atanması halinde mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkileri sona erer ve artık davayı açan mirasçının, isteğini payına hasretmesi hak ve yetkisi ortadan kalkacağından bu yöndeki beyana hukuki sonuç bağlanamaz. Öte yandan, davayı tereke temsilcisi takip etmediğine göre takip yetkisi kalkan mirasçının davayı takip edip, oturumlara iştirak etmesi davacı tarafın davada temsil edildiği anlamını taşımaz. Bir başka ifade ile davalının davadaki muhatabı yargılamaya iştirak eden mirasçı olmayıp tereke temsilcisidir, yani davacı taraf tereke ve onu temsil eden tereke mümessilidir. Somut olaya gelince; tereke temsilcisine 21.06.2012 tarihli duruşmaya katılması için davetiye gönderilmiş, bu davetiye muhataba 23.05.2012 tarihinde bizzat tebliğ edilmiş, ne var ki anılan oturuma ve sonraki 25.09.2012 tarihli oturuma tereke mümessili katılmamış, 25.09.2012 havale tarihli dilekçe ile de görevinden istifa ettiğini bildirmiştir. Her ne kadar davacı mirasçılar yönünden terekeye temsilci atanmış ve tereke temsilcisi bizzat yapılan tebligata rağmen duruşmalara katılmamışsa da, bu duruşmaların tümüne katılan davalı vekilinin 21.06.2012 tarihli oturumda tereke temsilcisi katılmamasına rağmen dosyanın işlemden kaldırılmasını talep etmediği, aksine " eksik olan hususlar giderilsin" diyerek, açıkça davayı takip iradesini ortaya koyduğu, sonraki 25.09.2012 tarihli oturumda ise önce aynı beyanı tekrarladığı, son sözü sorulunca ise " davanın reddini talep ettiğini" beyanla davayı takip etme yönündeki iradesini sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı vekilince dava takip edildiğinden görevinden istifa eden tereke temsilcisinin davayı takip etmemesi sebebi ile işlemden kaldırılan davanın 6100 sayılı HMK'nın 150/5. maddesi gereğince üç aylık yenileme süresi de dolduğundan bahisle açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru değildir.Bu durumda; mahkemece, tereke temsilcisi ile ilgili eksikliğin giderilmesi, gerekirse terekeye bir başka kişinin temsilci olarak atanmasının sağlaması, ondan sonra işin esasına girilerek inceleme ve araştırmanın yapılması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının, bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.