Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8391 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 10877 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİDAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİLTaraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalı ... yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden ise davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.09.2016 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalı ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.Davacı, mirasbırakan babası ...un maliki olduğu 26.03.1954 tarihli 119, 120 sıra nolu ve 29.01.1960 tarihli 83 sıra nolu kök tapu kaydı kapsamındaki taşınmazı mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak erkek çocuklarına temlik ettiğini, taşınmazın çeşitli kadastral parsellere revizyon görerek imar uygulaması sonucu oluşan dava konusu 7624 ada 9 nolu imar parselin murisin oğlu, davalıların ise babası olan ... adına tescil edildiğini ileri sürerek, mirasbırakan babası ... ile sonradan ölen annesi ...'den gelen miras paylarının bulunduğunu ileri sürerek, yasal miras payı oranında iptal ve tescile, taşınmaz elden çıkartılmış ise şimdilik payına isabet edecek 50.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davalı ... yönünden davayı geri aldığını bildirmiştir.Davalılar, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, eksik harcın tamamlanması gerektiğinin, davacının muvazaa iddiasının dinlenemeyeceğini öne sürüp, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davalı ... yönünden davanın geri alındığı gerekçesi ile karar verilmesine yer olmadığına, davalı ... yönünden ise Dairenin 2013/8456 Esas – 14534 Karar sayılı kararına atıf yapılarak temlikten 50-55 yıl geçtikten sonra davacının eldeki davayı açmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.Hemen belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 29. ve 33. maddeleri gereğince olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelemeyi tespit ederek uygulanacak kanun hükmünü bulup tatbik etmek hâkime aittir../..Somut olayda; iddianın içeriğine göre davadaki istek, mirasbırakanın ölüme bağlı olarak gerçekleştirdiği tasarrufun iptali ile ilgili olmayıp, hukuksal dayanağını Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesi (mülga Borçlar Kanunu'nun (BK) 18. maddesi) ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararından alan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı alacaktır.Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.Öte yandan; muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davaları kural olarak herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabilir. Dava hakkı da mirasbırakanın ölümü ile doğar. Bu kuralın tek istisnası, mirasbırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi hâlidir. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan ilke ve olgular gözetilmek suretiyle işin esasına girilmesi, taraf delillerinin eksiksiz toplanıp soruşturmanın tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK.'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2015 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.350.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.09.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.