MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ: 30/10/2012NUMARASI: 2010/313-2012/475Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, davacılar K.H., N. ve M.in mirasçı olmadıkları gerekçesi ile davacılar yönünden davanın reddine, diğer davacılar yönünden ise davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ile davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi 'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; Davacılar, miras bırakanları S..A..ün felçli olduğunu, birlikte yaşadığı oğlu M.. A..'nin bu durumdan yararlanarak eve noter getirip satış yetkisinin bulunduğu 19.03.1987 tarihli vekaletname düzenlettirerek, çekişme konusu 25 parça taşınmazdaki miras bırakana ait olan payları kız çocuklarından kaçırmak için dayısının çocukları olan davalılara satış göstermek sureti ile muvazaalı olarak devretti??ini, muhtemelen payların vekile geri döneceğini, ancak 3 yıl sonra ölmesi sebebi ile bunun gerçekleşmediğini, vekilin kötüniyetli olup, murisin yararına ve iradesine uygun hareket etmediği gibi, herhangi bir bedel de ödemediğini, davalıların da bunu bilen kişiler olduklarını ileri sürerek tapu iptal ve miras payları oranında tescile karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, davacılar K..H.., N. ve M.in mirasçı olmadıkları gerekçesi ile bu davacılar yönünden aktif husumet yokluğundan davanın reddine, diğer davacılar yönünden ise çekişme konusu temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile davalılar adına kayıtlı taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan S..A..'ün çekişmeye konu 25 parça taşınmazdaki paylarının vekili olan M. A..A. tarafından 26.03.1987 tarihinde akrabası olan davalılar H.D., B. D. ile A.oğlu H.D.'a satış suretiyle devredildiği, 1904 doğumlu olan miras bırakanın 19.01.1991 tarihinde öldüğü, vekil M. A.A. de miras bırakandan önce 1990 yılında öldüğü anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere, olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirmeyi yaparak çekişmenin giderilmesi konusunda gözetilmesi gerekli yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak hakime aittir.Somut olaya gelince, dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olmayıp, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimine göre vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı olduğu açıktır.Hemen belirtmek gerekir ki, miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir. Davacılar dışında başkaca mirasçıların bulunduğu dosya kapsamı ile sabittir. Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğinde ki muris muvazaası ve elatmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, vekalet görevinin kötüye kullanılması vs. gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca, mirasçılardan bir tanesinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçılarının davada muvafakatlarının sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (Türk Medeni Kanunu'nun 640. maddesi) tartışmasızdır.O halde, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı olarak pay oranında açılan davanın dinlenme olanağının bulunduğu söylenemez.Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir. Kabule göre de, evrak arasına sunulan miras bırakana ait iki ayrı veraset ilamında mirasçılar yönünden çelişki bulunduğu halde, bu çelişki giderilmeden ve davacılardan K.. H.N.. ve M.in mirasçı olup olmadıkları kesin olarak belirlenmeden sonuca gidilmiş olması doğru olmadığı gibi, davalı olarak yeralan H.D.un kayıt maliki .olmayıp, kayıt malikinin oğlu .olduğunun gözardı edilmiş olması da doğru değildir. Davacılar vekili ile davalılar vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nin 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.