MAHKEMESİ : HATAY 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 11/04/2013NUMARASI : 2012/650-2013/162Taraflar arasındaki davadan dolayı Hatay 3. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 11.04.2013 gün ve 2012/650 esas 2013/162 karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 9.12.2014 gün ve 3991-19152 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR-Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı soınrasında mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Davacı, kayden maliki olduğu 704, 706 ve 707 parsel sayılı taşınmazların kardeşi davalı Abdullah'ın devletten gelir desteği ödemesini alabilmesi için davalı Abdullah'ın biraderi olan M.. A..'a verdiği vekaletnamenin kötüye kullanılması sonucunda davalı Abdullah'ın eşi olan davalı Gülüstan'a satış suretiyle temlik edildiğini, satış iradesini olmadığını, kendisine satış bedeli ödenmediğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.Davalılar, davacının konsolosluktan gönderdiği geçerli vekalete istinaden dava konusu taşınmazların usulüne uygun satışının yapıldığını, dava zaman aşımının dolduğunu, davalı Abdullah'a husumet düşmeyeceğini, muvazaanın koşullarının bulunmadığını, kardeşler arasındaki anlaşmaya istinaden devrin yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, dairece; “çekişmeli yerlerin davalı Abdullah değil, dava dışı vekil M.. A.. tarafından davalı Gülüstan'a temlik edildiği, davalı Abdullah'ın çekişme konusu taşınmazlarla ilgisinin bulunmadığı saptanmak suretiyle, davacı Abdullah yönünden yazılı olduğu üzere karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine. Davacının öteki temyiz itirazlarına gelince; iddianın içeriğinden ve ileri sürülüş biçiminden davada hile değil, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Vekalet görevinin kötüye kullanılma hukuksal nedenine dayalı olarak açılacak tapu iptal ve tescil davalarının herhangi bir hak düşürücü süre ve zaman aşımı süresine tabi olmadığı, vekil ile müvekkil arasındaki ilişkiden kaynaklanan tazminat davalarının ise ayın isteme hakkının ortadan kalktığı zaman başlangıcı olmak kaydıyla Borçlar Kanununun 126.maddesinde öngörülen 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, vekalet görevinin kötüye kullanılması iddiası doğrultusunda gerekli araştırma yapılması, tarafların delillerinin eksiksiz toplanması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir../..Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının 10.02.2003 tarihinde Antakya ilçesi, Yukarıokçular köyü hudutları dahilinde bulunan taşınmazların satış yetkisini dava dışı M.. A..'a verdiği, vekilin çekişme konusu 704 parsel, 706 parselin 2/4 payı ve 707 parsel sayılı taşınmazları 25.02.2003 tarihli akitle kardeşi davalı Gülüstan'a satış suretiyle temlik ettiği, yapılan uygulama sonucu elde edilen bilirkişi raporu ile satış bedeli ile gerçek bedeller arasında fark olduğu, dosya kapsamı, davalılar savunması ve tanık beyanları ile satış bedelinin de ödenmediği anlaşılmaktadır.Öte yandan, her ne kadar mahkemece, bozma ilamında uyuşmazlığın niteliğinin ne olduğu belirtilerek hangi yönde nasıl araştırma yapılması gerektiği açıklanmış ve anılan bozma ilamına mahkemece uyulmuş olmasına rağmen davanın “hile hukuksal nedenine” dayalı olarak hatalı nitelendirmenin devam ettirilerek ne olduğu açıklanmayan ve davalı tarafından ispat da edilmeyen davacı ile davalı arasındaki anlaşma uyarınca taşınmazların devrinin yapıldığının kabul edilerek sonuca gidildiği görülmektedir.Diğer taraftan, davalı Gülüstan'ın çekişme konusu taşınmazların satış bedelini ödemediği mahkemenin de kabulünde olup, tanık olarak dinlenen vekil; M.. A..' da beyanında, tarafların isteği üzerine gönderilen vekalete istinaden dava konusu taşınmazları ablası davalı Gülüstan'a temlik ettiğini, davacıya satış bedeli ödemediğini, para alışverişi konusunda bilgisi olmadığını belirtmiştir.O halde, yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, dava konusu taşınmazların davacının bilgisi dışında davalı Gülüstan'a satış suretiyle temlik edildiği, satış bedelinin ödenmediği, davacının zararlandırılmak suretiyle vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, davalı Gülüstan'ın davacının yengesi, vekilin ablası olması nedeniyle vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğu, Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; davalı Gülüstan aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir. Değinilen bu husus, karar düzeltme istemi üzerine bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davacının karar düzeltme isteğinin HUMK’nun 440. maddesi gereğince kabulüne, dairemizin 09.12.2014 tarih, 2014/3991 Esas, 2014/19152 Karar sayılı kararının Ortadan Kaldırılmasına, yerel mahkemenin 11.04.2013 tarih, 2012/650 Esas, 2013/162 Karar sayılı kararının açıklanan nedenlerle, HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.05.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.