Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8327 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 6699 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ: SAFRANBOLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ: 21/05/2009NUMARASI: 2008/128-2009/141Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu 219 ada 1 parsel sayılı taşınmazını ölünceye kadar bakma koşuluyla davalıya temlik ettiğini, davalının akitten doğan bakım borcunu yerine getirmediğini ileri sürüp tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davacı, yargılama aşamasında davasını kısmen ıslah etmiş ve taşınmazın 7/16 payının adına tescilini istediğini bildirmiştir. Davalı, iddiaların doğru olmadığını, bakım ödevini uzun yıllar yerine getirdiği halde davacının kendi isteği ile evden ayrıldığını, eve dönme talebini de kabul etmediğini belirtip davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmaz payının davalıya ölünceye kadar bakma koşuluyla temlik edildiği, davalının akitten doğan bakım borcunu yerine getirmediği, davacının yargılama sırasında ıslahla talebini daralttığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, akde aykırılık hukuksal nedenine dayalı ölünceye kadar bakma akdinin feshi, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacının Mayıs 1966 tarih, 31 nolu tapu ile maliki olduğu taşınmazın 7/16 payını ölünceye kadar bakma koşuluyla 21.03.1974 tarihli akitle oğlu davalıya temlik ettiği, davalının taşınmazın diğer paylarını da üçüncü kişilerden edinmek suretiyle tam malik olduğu, anılan yerin kadastro ile 17.06.1999 tarihinde, 219 ada 1 parselolarak davalı adına müstakilen tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı, davalının akitten doğan bakım borcunu yerine getirmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Bilindiği üzere; ölünceye kadar bakıp gözetmek sözleşmesi basitçe taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen, bazı yönleri itibarıyla talih ve tesadüfe, ayrıca şekle bağlı bir sözleşme şeklinde tanımlanabilir. Nitekim, söz konusu sözleşme B.K.nun 511. maddesinde, “kaydı hayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartıyla bir mamelek yahut bazı malların temlikini iltizam etmesinden ibaret olan bir akit” olarak tarif edilmiştir.Anılan yasanın bu ve devamı maddelerinin açık hükümlerin de belirtildiği gibi ölünceye kadar bakım sözleşmesi ile, bakım alacaklısı sözleşmeye konu olan mamelek veya bazı mallarının mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da kural olarak bakım alacaklısını kendi ailesi içerisine alıp, ona özenle ölünceye kadar bakıp gözetmek yükümlülüğü altına girer. Hemen belirtmek gerekirki, bakım borçlusunun bakıp gözetmek yükümlülüğü, aksi kararlaştırılmadığı sürece bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp, ikametini temin etme yanında, besleme giydirme hastalığında hekime götürüp, gerekli ihtimamı gösterme, manevi yönden her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri de içerisine alır. Kuşkusuz bakım borçlusu yükümlülüklerini yerine getirirken, aldığı malların kıymetine, bakım alacaklısının önceden sahip olduğu içtimai mevkiine ve hakkaniyet kurallarına göre hareket etmek zorundadır. Öte yandan, yükümlülüklerin yerine getirilmemesinin sonuçları BK.nun 5l7. maddesinde açıklanmış sözleşmeden doğan ödevlere aykırılık yüzünden ilişki çekilmez olmuşsa, ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan herbirinin tek yanlı olarak sözleşmeyi fesh etme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme hakkı tanınmıştır. O halde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili (makable şamil) olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.Öte yandan, BK.nun 517/son maddesi hükmüne göre; Hakim mukaveleyi feshedecek yerde, iki taraftan birinin talebi ile yahut re’sen artık birlikte yaşamalarına nihayet verip buna mukabil alacaklıya kaydı hayat ile bir irat tahsis edebilir.”Uyuşmazlığın değinilen hüküm (BK.nun 517/son maddesi) uyarınca çözüme bağlanması; bakım yükümlülüğünün bir arada yaşamak suretiyle yerine getirilmesi imkanlarının ortadan kalktığı yada büyük ölçüde sınırlandığı haller için düşünülmelidir. Bunun yanısıra, takdir edilecek irat, yanların özel ve ekonomik durumlarına uygun ve adil olmalıdır.Somut olaya gelince; davacının 1974 yılında çekişme konusu taşınmazın 7/16 payını oğlu davalıya temlik ettiği, bakım borçlusunun 30 yıl süreyle bakım borcunu yerine getirdiği, ancak son 10 yılda tarafların arasının bozulduğu, 2003 yılında evden ayrılan davacının zaman zaman davalı ile bir araya geldikleri, davacının birlikte yaşanan evde ayrı bir odaya yiyecek vs ihtiyaçlarını almak suretiyle kendisini soyutladığı, son olarak dava tarihinden 3,5 yıl kadar önce ayrı bir ev kiralayıp orada yaşadığı, davacının bakım isteğini kabul etmediği görülmektedir. Öte yandan, tüm dosya kapsammdan davalının kalp hastası olup, görme rahatsızlığının da bulunduğu, davalının sözleşmeden kaynaklanan edimini son yıllarda ifa edememesinde kusurunun bulunmadığı, davacının da bakım yapılmasına müsaade etmediği sonucuna varılmaktadır. Öyle ise, taraflarm bir araya gelemeyecekleri gözetilerek, davacıya irad bağlanmak suretiyle çekişmenin giderilmesi gerekeceğinde kuşku yoktur. Hal böyle olunca; yukarıda değinilen ilke ve olgulara göre, araştırma yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.07.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.