MAHKEMESİ : KANDIRA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 08/01/2009NUMARASI : 2008/335-2009/1Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 8 parsel sayılı taşınmazda bulunan dükkanı davalıya satışı konusunda anlaştıklarını, ancak davalının hileyle ve kendisini hataya düşürerek taşınmazın tamamını tapuda adına satış suretiyle tescil ettirdiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescile karar verilmesini istemiştir.Davalı, davacının iddialarının doğru olmadığını, taşınmazın tamamını davacıdan satın aldığını ve bedelini de ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın davacı tarafından davalıya rızaen satıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.Olayda davacının kandırılması ya da davalının hileli davranışları sonucu temlikin sağlandığı yönündeki iddialara ilişkin vakıalar kanıtlanamadığına göre, hile nedeniyle davanın reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.Ne var ki, dava dilekçesinde davacı, yaşlılığı ve cahilliğinden yararlanılarak düşük bir bedelle temlikin sağlandığını da ileri sürmüş, iddianın açıklanan bu içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibariyle davada gabin hukuksal nedenine de dayanıldığı açıktır.Sözleşmenin gabin nedeniyle illetli olduğunun kabulü için edim ve karşı edim arasındaki nispetsizliğin, taraflardan birinin, diğerinin şahsında mevcut özel bir durumu bilerek,istismar etmesi, sömürmesi sonucu oluşması gerekir. Dar ve zor durumda kalmaları nedeniyle, sözleşme yapmağa, mallarını çok düşük bedel ile devretmeye sürüklenmiş kişileri korumak zayıfı güçlüye ezdirmemek için hukukumuzda da düzenlemeler yapılmış Borçlar Kanunun 21. maddesi ile aynen "bir akitte ivazlar arasında açık bir nispetsizlik bulunduğu takdirde eğer gabin mutazarrırın muzayaka halinde bulunmasından veya hiffetinden yahut tecrübesizliğinden istifade suretiyle vukua getirilmiş ise mutazarrır bir sene zarfında akdi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir" hükmü getirilmiştir. O halde, gabin den söz edilebilmesi, objektif unsur olan edimler arasındaki aşırı nispetsizlik yanında bir tarafın darda kalma, tecrübesizlik, düşüncesizlik (hafiflik ) hallerinin bulunması, diğer yanın ise yararlanmak, sömürmek kastını taşıması biçiminde iki sübjektif unsurun dahi gerçekleşmesine bağlıdır. Gabinin varlığı zarar görene (sömürülene),sözleşme tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirerek iptal davası açıp iddiasını her türlü delille kanıtlama ve verdiğini geri isteme hakkı verir. Hemen belirtmek gerekir ki gabin davasında öncelikle edimler arasındaki, aşırı oransızlık üzerinde durulmalı, objektif unsur ispatlandığı takdirde mutazarrırın kişiliği, yaşı, sağlık durumu, toplumdaki yeri, ekonomik gücü psikolojik yapısı gibi maddi, manevi yönler yani sübjektif unsur derinliğine araştırılıp incelenmelidir. Somut olaya gelince; mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın yukarıda belirtilen ilkeler gözetildiğinde hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.Hal böyle olunca, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 13.07.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.