Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8311 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 5505 - Esas Yıl 2006





Taraflar arasında görülen davada;Davacı, davalılar adına kayıtlı 64 ada 57 parsel sayılı taşınmazın 2580 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürüp tapu kaydının iptali ile tescil harici bırakılmasını istemiştir.Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, taşınmazın 2580 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının keşfen saptandığı gerekçesiyle; davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi'nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.Dava, tapu iptali ve terkin isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davada ileri sürülen iddianın ve savunmanın içeriğine göre;yanlar arasındaki uyuşmazlığın,"kıyı kenar çizgisinin" saptanmasından kaynaklandığı açıktır. Bilindiği üzere, son kez yürürlüğe giren 362l sayılı kıyı kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini"belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddeleri,Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış;anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekle olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.ll.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak,mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna;ancak 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında,bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine"işaret edilmiştir. Hal böyle olunca,öncelikle idare tarafından 362l sayılı Kanunun 9.maddesi hükmüne göre "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılmalı,ondan sonra,üç jeologtan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve Tapu Fen Memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılmalı;harita düzenlendiğinin ve yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararı'nda belirtildiği şekilde işlem gördüğünün,böylece davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda"kıyı kenar çizgisi" idarenin düzenlendiği harita ya değer verilerek saptanmalıdır. Harita düzenlenmediğinin yada düzenlenipte 5/3 sayılı kararda yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın,idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise,kıyı kenar çizgisi,bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliğini kazanamamış haritadan yararlanılarak belli edilmeli belirlenen çizgi Tapu Fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisine infazda kuşkuya yer bırakmıyacak biçimde yansıtılmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Somut olayda, yukarıda açıklanan İnançları Birleştirme Kararı uyarınca mahkemece belirlenen kıyı kenar çizgisine göre çekişmeli 57 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı görülmektedir. Ancak, temyiz aşamasında evraka eklenen kayıt, belge ve krokilerden çekişmeli yerde idare tarafından 3621 Sayılı Yasa hükümleri gözetilmek suretiyle kıyı kenar çizgisinin tespit edildiği, dava konusu taşınmazın idarece saptanan kıyı kenar çizgisi dışında kaldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere idarece yasa hükmü gereğince belirlenen kıyı kenar çizgisinin kesinleşmesi halinde tarafları bağlayacağı kuşkusuzdur. Ne varki, işlemin kesinleşip kesinleşmediği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Hal böyle olunca, hükümden sonra tespit edilen kıyı kenar çizgisinin kesinleşip kesinleşmediği üzerinde durulması, kesinleşmiş ise buna itibar edilmesi, aksi halde mahkemece belirlenen çizgi ile idarenin saptadığı çizgi arasındaki farklılığın sebebinin araştırılması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 13.7.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.